(Ey Habîbim!) Sana “Onun gelip dayanması ne zaman?” diye kıyametten soruyorlar. De ki “Onun ilmi ancak Rabbimin katındadır. Onu vakti (geldiği)nde ortaya çıkaracak ancak O’dur!” (O kıyâmet) göklerde ve yerde (olan bütün mahlûkata) ağır gelmiştir!
Bedîüzzaman Hazretleri, 1907 senesinde İstanbul’a geldikten sonra gördüğü haksızlıklardan dolayı, Jön Türkler’e muhâlefet eder ve “Siz dîni incittiniz. Gayretullah’a dokundunuz. Neticesi vahim olacaktır.” diye izhar-ı muhâlefetten çekinmeyerek hârika bir kuvvet-i îmâniyeden gelen kahramanlıkla mücâdele ediyordu.
Sohbet ortamlarında hani bazen sorulur “Haydi! Herkes sırayla birer tane Peygamberimiz (asm)’ın sünnetini söylesin” diye. Herkes o an hemen ilk aklına gelen sünneti söyler.
Hayrât Vakfı tarafından bu yıl beşincisi düzenlenen Milletlerarası Bediüzzaman ve Risâle-i Nur Sempozyumu, 27 Mayıs Pazar günü Ankara Arena Spor Salonu’nda on altı bin kişinin katılımıyla gerçekleştirildi. Sempozyumda bu yıl “İttihad-i İslâm” konusu ele alındı. Çeşitli ülkelerden akademisyenlerin de katıldığı sempozyum 4 oturum halinde gerçekleştirildi.
İslam dünyasının ve güzel yurdumuzun birçok köşesinden gelerek, Hayrât Vakfı’nın mutad olarak tertib ettiği 5. Milletler Arası Bediüzzamanve Risale-i Nur Sempozyumunu teşrif eden muhterem efendim, kıymetli protokol ve ricalen nisaen iştirak eden muhterem hazirun, sevgili kardeşlerimiz! Hoş geldiniz, safalar getirdiniz, ehlen ve sehlen, wellcome!
Saygıdeğer hocam, sevgili kardeşlerim, kıymetli misafirler;Sempozyuma katılarak bizlere şeref verdiniz. Konuşmalarından istifade ettiğimiz kardeşlerimize ve değerli misafirlerimize ve aziz dinleyicilerimize ayrı ayrı teşekkür ederiz.
Ey îman edenler! Sizden evvelkilere farz kılındığı gibi, oruç tutmak (sizin de) üzerinize farz kılındı; tâ ki (günahlardan) sakınasınız. Sayılı günler olarak (oruç size farz kılındı)! Fakat içinizden kim hasta olur veya yolculukta bulunursa, artık (tutamadığı günler) sayısınca başka günler(de oruç tutsun)!