‘Pîşdar’ kelimesi Farsça ‘pîş’ (ön) ve ‘dar’ (tutan) kelimelerinin birleşiminden ortaya çıkan ve “önden giden kimse”, “öncü” demektir.Bir de ‘pîşâheng’ kelimesi vardır ki, ‘pîş’ (ön) ve ‘âheng’, (çeken) kelimelerinden mürekkep öne düşen, yol gösteren kimse mânâsına gelir.
Asr-ı Saâdette Eylül12 Rebîülevvel 1: 24 Eylül 622: Kubâ Mescidi’nin inşâsı12 Rebîülevvel 1: 24 Eylül 622 : Medine’ye varış
İdam sehpasına doğru ağır adımlarla ilerliyordu. Hakkında verilen ölüm fermanı kat’iydi, suçu sabitti ve cezasını çekmesi kaçınılmazdı, infaz edilecekti. Onun fermanı cihan padişahının elinde dürülüydü. Suçlu, bir fermana bir de padişaha bakıyor, gözleriyle aman diliyordu. Bir anda hiç kimsenin tahmin etmediği bir şey vuku buldu, padişah ölüm fermanını yırtıyordu. Bu nasıl bir şeydi, akıl sır ermi...[Devamını Oku]
MANEV? YOLCULUK Bir adam: “Ey Allah’ın Resûlü, Allah’a hangi amel daha sevimlidir?” diye sordu. Resûlullâh (asm): “Yolculuğu bitirince tekrar yola başlayan” cevabını verdi.
MÜLÂKAT Eskilerin ifadesiyle Emraz-ı Akliye ve Asabiye Hastahanesi… ?imdiki adıyla Elazığ Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastahanesi. 1925 yılından bu yana faaliyetlerine devam eden hastahanede psikiyatrist olarak görev yapan Uzm. Dr. Osman Mermi ile depresyondan, intiharlara, stresten şizofreniye kadar birçok mevzuyu konuştuk.
Eskilerin ifadesiyle Emraz-ı Akliye ve Asabiye Hastahanesi… ?imdiki adıyla Elazığ Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastahanesi. 1925 yılından bu yana faaliyetlerine devam eden hastahanede psikiyatrist olarak görev yapan Uzm. Dr. Osman Mermi ile depresyondan, intiharlara, stresten şizofreniye kadar birçok mevzuyu konuştuk. Tatlı bir sohbet ortamında yaptığımız bu mülakat neticesinde, yediden yetmi...[Devamını Oku]
Alis (Alice) bir gün yolunu kaybeder ve bir yol ayrımına gelir. Yol ayrımında bulunan şahsa sorar: -Ey kişi söyler misin, ben hangi yoldan gitmeliyim? -Nereye gitmek istiyorsun? -Fark etmez. -O halde hangi yoldan gideceğin de fark etmez.
Osmanlı’da kurulan vakıfların hizmet ve faâliyetleri, zengin bir muhtevâya sahipti. Bunların, topluma fâideli olmak kasdı ile zaman, zemin, yöreler ve meşreblere göre çeşitlilik göstermesi, sistemin, statik değil, dinamik bir yapıya sâhib olduğunun açıkça bir ifadesidir.
‘Pîşdar’ kelimesi Farsça ‘pîş’ (ön) ve ‘dar’ (tutan) kelimelerinin birleşiminden ortaya çıkan ve “önden giden kimse”, “öncü” demektir. Bir de ‘pîşâheng’ kelimesi vardır ki, ‘pîş’ (ön) ve ‘âheng’, (çeken) kelimelerinden mürekkep öne düşen, yol gösteren kimse mânâsına gelir.
2005 yılında kurulan ve uluslar arası birçok başarılı programa imza atan İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB) yaptığı çalışmalara bir yenisini daha ekledi.
Peygamberimiz (asm) İslamiyet’in yayılmasına ve muhâfazasına hizmet edecek yabancı bir lisânı öğrenmeyi teşvîk etmiştir. Zeyd bin Sâbit (ra) gibi bazı Sahâbeleri bu konuda vazîfelendirmiştir.
“Mallarını Allah yolunda sarf eden, sonra sarf ettikleri şeyin arkasına başa kakma ve (gönül) incitme katmayanlar var ya, onların, Rableri katında mükâfâtları vardır. Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun olmazlar. Güzel bir söz ve bir bağışlama, arkasından incitme gelen sadakadan daha hayırlıdır. Allah, Ganî (kullarının sadakasına ihtiyâcı olmayan)dır, Halîm (cezâlandırmakta hiç acele etmeye...[Devamını Oku]