“Kamûs (sözlük), bir milletin hafızası, yani kendisi; heyecanıyla, hassasiyetiyle, şuuruyla. Kamûsa uzanan el namusa uzanmıştır. Her mukaddesi yıkan Fransız İhtilali, tek mukaddese saygı göstermiş: kamûsa. Eski sözlüğe kızıl bir külah geçirdiğini söyleyen Hugo, tek kelime uydurmamış; sembolizm’in üç silâhşörü de öyle. Ama kullandıkları her kelime yeni. Heyhat! Batı’da cinnet bile terbiyeli.”
Türkçe benim dilim. Kaşgar’dan gelen bir ses, Türkistan’dan bir nefes… Hikmet olup Yesevi’nin dilinden dökülen, Nevai’nin sözlerinde billurlaşan… Bu dil hakanlar, sultanlar, gılmanlar dili. Kökü mazide, gözü atide olan kadim bi...