Yazı
Millet olarak okuma alışkanlığını hala kazanmış değiliz. Kitap okuma konusu açıldığında çoğumuz kendimize göre mazeretler uydururuz. Kimimiz zamandan yakınırız. Kimimiz Bu mazeretler bizi köprülerden geçirmez. Zira kendimize meşgale edindiğimiz nice şeyler vardır ki bir incir
[Devamını Oku]
Hayırlı bir işi için, yani bir kardeşimizin nişan merâsimi için güngörmüş ağabeylerimizin de bulunduğu bir mekânda toplanmıştık. Böyle zamanların en güzel anları, tarihe şâhid olmuş ağabeylerden dinlenen hâtıralar oluyor. Nitekim bir ağabey Nurun kahramanı, serkâtibi
[Devamını Oku]
‘Hâfıza’nın inşâsı veya ihyâsı kolay bir mesele değildir; ciddi gayret ve inkılâp gerektirir. İmhası ve ifsadının kolaylığı bizi yanıltmasın, inşâ ve ihyâ cehd, emek ve zaman ister. Kelimeler insan hafızasının tuğlalarıdır. Lisan ise hayat tarzının
[Devamını Oku]
Yusuf Kemal Durakoğlu yahut Barla Lahikası’nda geçen şekliyle Doktor Yusuf, Eğirdir’de devlet hastanesinde vazifeliyken Risale-i Nur hizmeti ile tanışmış bir nur talebesidir. Nurun ilk talebesi olan Albay Hulusi Yahyagil vesilesi ile Üstad Bediüzzaman’ı Barla’da ziyaret
[Devamını Oku]
Osmanlıcayı öğrendiğimizde bunun bize dönüşü ne şekilde, nasıl olacak? "Bir kere kelime dağarcığımız genişleyecek. Siz bugün sıradan okumuşların öğrenemediği 2-3 bin kelime daha öğrenseniz, unutulmuş, eskimiş diyelim, sizin eski metinleri okuma kapasiteniz artmayacak mı, artacak.
[Devamını Oku]
Bedîüzzaman Hazretleri’nin Ispar-ta’ya sürgün edildikten sonra telif ettiği ilk eseri, Haşir Risâlesi olmuştu. Bu risâleyi, 1928 yılında İstanbul’a göndererek henüz harf inkılâbı yapılmadığı için İslâm harfleriyle tab ettirdi. Lâkin aynı yılın Kasım ayında harf inkılâbı
[Devamını Oku]
İsra Suresi 14. ayette “Kitabını oku! Bugün hesap görücü olarak sen kendine yetersin.” buyrulmaktadır. Ve bu her insana söylenecektir. Yani her insanın bir kitabı vardır. Kendi yazmıştır.Bir program vesilesiyle dört gün boyunca Ankara’daydık. “Tam Bana
[Devamını Oku]
Şanlı tarihimizin, millî kültürümüzün en önemli unsurlarından biri yazımızdır. Aslında bize ait olan ve günümüzde artık Osmanlıca olarak tabir edilen tarihî Türkçe’miz bir yazı dilidir, farklı bir dil değildir. Konuyla ilgili aşağıdaki maddeleri gözden geçirelim:Birincisi:
[Devamını Oku]
Dilimizin sınırları dünyamızın sınırları demektir.(Wittgenstein)Değer’e giden yolHer zaman şunu ifade etmişizdir:Değerler iki kaynaktan beslenir: Kur’ân ve Sünnet… Bu iki emanetten beslenmekle nurlanan kalbler, duygulara adeta güzel hasletlerin can-suyunu pompalar. Kendisi başlı başına bir edeb olan
[Devamını Oku]
Tasavvuf ve İslamî tarikatlar, yüzyıllardır İslâmiyet’e büyük hizmetler yapmışlardır. Tasavvuf ve tarikat yoluyla birçokları manen büyük makamlar elde etmişlerdir. Bu yolla birçokları da nefislerini terbiye ederek, günahlardan uzak durmuşlar ve imanlarını kurtarmışlardır. Sonunda bizi Cenâb-ı
[Devamını Oku]