Sahabeler
Hıfz ve hâfıza İslâmî ilimlerde, bilhassa hadîs ilminde en mühim özelliklerindendir. Kur’ân-ı Kerîm’i sekiz günde ezberlemiş olan İmam Zühri (rh): “Kalbime tevdî‘ ettiğim ilimlerden hiç birini unutmadım. Hiçbir sözü, bir âlimin ağzından dinledikten sonra, bir
[Devamını Oku]
Hz. Ömer (ra) bir orduyu İran’ın fethine yollar. Ordu, büyük bir İran ordusuyla karşılaşır. İranlı komutan bir elçi taleb eder. Elçi olarak Muğîre bin Şu’be (ra) uygun görülür. Vâli, tercüman vâsıtasıyla Hz. Muğîre’ye (ra) istiskal
[Devamını Oku]
Efendimiz (asm) ‘her biri yıldızlar gibidir’ dediği Ashâb-ı Kiram (radiyallahü anhüm ecmaîn), âhiretin tarlası hükmünde olan bu dünyada hayatlarının en büyük gâyesini Allah'ın dinini güneşin doğup battığı her yere ulaştırmak olarak görmüşler. Her fâni gibi
[Devamını Oku]
Bir şiir dinlemiştim. “Eğer bir gün Peygamber Efendimiz ziyâretinize gelse, yalnızca birkaç günlüğüne âniden çalsa kapınızı, merak ediyorum neler yapacağınızı…” diye. Kâinatın yüzü suyu hürmetine yaratıldığı nebiler nebisi, Efendimiz (asm) şu dünya hayatında kapımızı çalıp
[Devamını Oku]
Büyük dedesi Hz. Ömer (ra) gibi adâlet ve basîret sâhibi olan Ömer bin Abdülazîz (ra) devlet başkanlığı sırasında kul hakkı ve sosyal adâlet hususunda çok titiz davranırdı. Gece çalışmalarında ayrı işler için tahsîs ettiği iki
[Devamını Oku]
Onlar, yalanın tüm çirkinliğiyle gözüktüğü ve doğrunun bütün güzelliği ile göründüğü bir asrın çocuklarıydılar. Onlar, yalanla doğru arasındaki mesâfenin, yerle gök kadar açıldığı bir zamanın insanlarıydılar. Onlar, yalanı tercih etmenin kolay, doğruyu tercih etmenin çilelerle
[Devamını Oku]
Tarihin sayfalarından, asırlar geçip de bugüne kadar gelen şahsiyetler hep taşıdıkları mesajlarla var olmuşlardır. Mesajları var oldukça, zaman onları eskitememiş ve gönüllerde her asırda yer bulmuşlardır. İşte kitaplara, eserlere, söyleşilere konu olan örnek şahsiyetler, hayatlarında
[Devamını Oku]
Mekke sokaklarında büyük bir telaş ve üzüntüyle koşan küçük kız adeta uçarcasına Kâbe’ye ulaştı. Yaşından beklenmeyecek bir cesaret ve kuvvetle âhir zaman Nebî’si olan babasının omuzları arasına secdede iken bırakılan deve işkembesini alıp yere attı.
[Devamını Oku]
“Saadet define gibi bir tesadüf kazması darbesiyle bulunuveren bir nimet değildir.” (Ali Fuad Başgil) “Ben” merkezli bir nazarla “zaman” hakkında çeşitli nazariyeler dizildi. Oysa aranan hakikat uzakta değil, çok yakınımızdaydı. Kalbimize ve ruhumuza yaban olan
[Devamını Oku]
“(Ki mü’minlere işkence yapan) o Ashâb-ı Uhdûd, çırayla tutuşturulmuş o (çok şiddetli) ateş (hendeklerinin sâhibleri) kahrolsun! O vakit onlar, onun üzerine (ateşin etrâfında) oturmuş kimseler idiler. Ve onlar, mü’minlere yapmakta olduklarını seyredicilerdi! Ve onlardan (o
[Devamını Oku]
Onlar, en ince meselelerine varıncaya kadarSünnet-i Seniyyeye riayet ettiler,ta ki bizim numune-i imtisalimiz oldular. Onlar (ra), nübüvvet semasında parlayan Şems-i Hidayet’in (asm) yıldızlarıdır. Nebiyy-i Zişan Aleyhisselatü Vesellam’ın nebevî sohbetinden aldıkları nur ve feyizle insana ait
[Devamını Oku]
Peygamber Efendimiz (SAV) vefat edip refik’ul âlâsına kavuştuktan sonra, sahabelerin büyük bir kısmı artık Mekke ve Medine şehirlerinde duramaz olmuşlardı. Nereye baksalar, Nebiler Nebisinden bir iz görüyorlardı çünkü. Bu onların acısına acı, hüznüne hüzün katıyordu.
[Devamını Oku]
Ehl-i Sünnet’in amelde dört hakmezhebinden biri olan Mâlikî Mez-hebi’nin imamıdır. Asıl adı, Mâlik bin Enes’tir. Künyesi Ebu Abdullah’tır. H. 95 (M. 711) senesinde Medine’de doğmuş, H. 179 (M. 795)’de yetmiş altı yaşında iken Medine’de vefat
[Devamını Oku]
Sahâbe kelimesi lügatte, Arapça sâhib “arkadaş, dost” ve sahâbî’nin çoğul şeklidir. Bazen tekil olarak da kullanılır. Istılahta ise, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (asm)’in mübârek yüzünü görmekle şereflenen ve O’nun sohbetinde bulunan Müslümanlar demektir. Peygamberlerden sonra
[Devamını Oku]
İslâm dininin temeli, güneşi ve hendesesi (projesi) Kur’ân-ı Kerîm’dir. Kur’ân, kâinatın bir tercümesi olduğu gibi Kur’ân’ın tarif ettiği güzel ahlâkın yaşayan numunesi Hz. Muhammed (asm) Efendimizdir. Resûl-ü Ekrem (asm) Efendimizin arkadaşları ve yetiştirdiği talebeleri olan
[Devamını Oku]
Bir adam telaşlı bir şekilde Mescid-i Nebevî’ye girdi ve gür sesiyle Peygamberimize “Ey Allah’ın Resulü, kıyamet ne zaman kopacak?” diye sordu. Ashâb-ı kiram, ona susmasını işaret ettiyse de o, aynı soruyu sesini alçaltmadan üç defa
[Devamını Oku]