Kuranı Kerim
Kur'ân, öyle bir mucizeler membaı ve sırlar sandukçası ki, göz görse mâşâallah, akıl anlasa bârekâllah, kalp derk etse sübhânallah diyecek... Beşer tâkatinin üstünde bir hârikulâdelikteki Kur'ân, mânâ olarak mucize olduğu gibi lâfız olarak da mucize...
[Devamını Oku]
Arab ediblerinin i'câz-ı Kur'ân'ın bir tek vechi olan belâğatı noktasında tek bir suresinin mislini getirmekten çekinmeleri ve şimdiye kadar hiçbir i'câz vechine karşı çıkamamaları ve acz içinde sükut etmeleri, Kur'ân'ın i'câzına, mucize oluşuna, beşerin gücünün
[Devamını Oku]
Kur'ân sadece dinlense ve hiçbir mânâsı anlaşılmasa dahi dinleyenlere verdiği huzur ve ferahlık, onun kendisine îmân etmeyenlere dahi gösterdiği mucizevî bir i'câzıdır. Dünyanın değişik yerlerinde bu konuda özellikle hastalara Kur'ân okunması ile ilgili yapılan birçok
[Devamını Oku]
“Padişah-ı Bîmisal, kavm-i Nûh’un mahvı için Semâvât ve Arz’a emir vermiş. Vazifelerini yaptıktıtan sonra fermân ediyor: Ey Arz! Suyunu yut! Ey semâ! Dur, işin bitti! Su çekildi. Dağın başındamemur-ı İlahînin çadır vazifesini gören gemisi kuruldu.
[Devamını Oku]
Kur’ân-ı Kerîm tarih, coğrafya muallimi değildir. Ancak âlemin nizam ve intizamındanbahisle, Sâni’in mârifet ve azametini insanlara ders veren mürşid bir kitabdır. O hâlde sâir şeyler bu maksada hizmet ettiği ölçüde Kur’ân’da yer alacaklardır. "Ne yaş
[Devamını Oku]
Kur’ân, âlemleri yaratan ve idare eden Allah’ın kelâmı olduğu için şu âlemin küçük bir misali olan insanın hayatını da tanzîm eder. Kur’ân’ın fıtrata uygun bu hükümleri de mûcizedir ve hiçbir şey ve hiçbir gelişme o
[Devamını Oku]
Âyetleri başka kelâmlar ile tebdil edilmek suretiyle tahrif ve tağyiri mümkün değildir. Çünkü müfessirler, müellifler, mütercimler, muharref üslûplarını ve kisvelerini âyâtın kisvesiyle iltibas ettiremezler. Âyetlerde i’caz damgası vardır. O damganın altında olmayan kelâmlar âyet addedilemezler.
[Devamını Oku]
-Hadi Gülsüm Teyze, geç kaldık! - Dur yavrum dur, geldim, ancak hazırlanabildim. - Kur'ân'ını almadın mı? - Aaaa unuttum bak hele; dur onu da alayım öyle çıkalım. Kitaplığın en üst rafında muhâfazasının içinde duran Mushaf'a
[Devamını Oku]
Rahmân Suresi'nde 31 defa tekrar edilen "Rabbinizin ni'metlerinden hangisini yalanlarsınız?" âyetiyle Rabbimiz olan Allah'dan başka bir Mün'îm (nimet verici), bir Muhsîn (ihsan edici), bir Mükrîm (ikram edici) olmadığı ve olamayacağı, cinler ve insanlara nimetleri verenin
[Devamını Oku]
Kur’ân-ı Kerîm, misaldeki matematik ders kitabının önceki tüm kademelerin matematik ders kitaplarının esaslarını içine alması gibi, umum suhuf ve kitn tapların bütün hakikatlerini içinde cem’ edip, topluyor. Ve Hz. Muhammed (asm) da umum Peygamberlerin vârisi
[Devamını Oku]
Ali Başol, 1934 yılında Dennizli’nin Buldan ilçesine bağlı Aydoğdu köyünde doğdu. İlk tahsilini kendi köyünde tammamladı. Kur’ân tahsiline ise önce kendi köyünde başladı. Daha sonra hafızlık tahsili için Buldan Kur’ân Kursu’na kayıt oldu. Bu yıllarda
[Devamını Oku]
Avrupa felsefecilerinin 'sihir' gibi, aldatan ve hakîkati perdeleyen hakîkatsiz ve bâtıl 'bilim süsü' verilmiş felsefe ve fikirleriyle mücadelede, elbette Musâ Aleyhisselâm'ın asâsı gibi, bütün o sihirleri yutacak ve imha edecek bir 'hakîkat', bir 'nur' lâzımdır.
[Devamını Oku]
Günün bazı saatlerinde, dükkânı çırağına bırakır; yakınlarındaki bir kursun Kur'ân talebelerinin yemeğini yapardı. Kur'ân talebelerine hizmet etmek, Kur'ân'a hizmet etmekti onun için. Selamünaleyküm Ali Usta! - Ooo aleykümselam Celal Bey kardeşim. Yâ Hu! Nerelerdesin? Yüzünü
[Devamını Oku]
1_Kur'ân'a muhabbeti ziyade olmalı.2_Önce okutacağı kaideleri düsturları iyi bilmeli.3_Bilmediği mevzuları öğretmeye kalkışmamalı.4_Sabırlı, merhametli ve teşvikçi olmalı.5_Talebeyi, yapacağına inandırmalı, onu sevmeli ve dersi sevdirmeli.6_Talebenin kabiliyeti nispetinde ders vermeli.7_Her talebeyi aynı derecede görmemeli, zayıf mizaçlılara hassas davranmalı.
[Devamını Oku]
Düşünün bir kere! Bir bakkala yüklü bir borcumuz var. Fakat bir türlü ödeyemiyoruz. Artık yolumuzu değiştirmekten başka çare bulamıyoruz. Bakkal bizi görmesin de. Fakat içten içe sıkıntı bizi kemirmiyor da değil. Peki ya namaz borcu
[Devamını Oku]
Asr-ı saadetten beri beşerin hem zikir hem fikir hem duâ hem şeriat kitabı hem her türlü maddî ve manevî ihtiyaçlarının menbaı olan yüce Kur'ân'ı öğrenmek için başta ashab ve onların nurlu yolunu takip edenler birbirleriyle
[Devamını Oku]
Her dil kendi alfabesiyle yazılıp okunduğu gibi; Kur'ân da kendi dili ile okunup yazılmalıdır. Kur'ân başka alfabelerle okunmaz. Kur'ân kendisi bir mucize olduğu gibi Arapça yazılışı da bir mucizedir. • Kur'ân okumak niyeti ile abdest
[Devamını Oku]
“Sıkışan bulutlardan şarıl şarıl akan sular indirdik.” (Nebe, 14) Hayatımız için en mühim unsur olan yağmurda da tam bir denge hali müşahede edilir. Bilindiği gibi yeryüzünde okyanuslardan, denizlerden, göllerden, akarsulardan ve topraktan sular buharlaşır. Havaya
[Devamını Oku]
Ayet-i Kerimeler “Ey İman edenler! Allah'tan korkun ve sadıklarla (doğrularla) beraber olun!”(Tevbe Suresi, 119) Onlar ki, yalan yere şahitlik etmezler; boş sözlerle karşılaştıkları zaman, yüz çevirip vakarla geçerler.” (Furkan Suresi, 72) “Artık o pis putlardan
[Devamını Oku]
Amerikada fizik sahasında doktora çalışması yapan bir yakınımızla konuşuyoruz. Asistanı olarak çalıştığı ve bağlı bulunduğu enstitünün de başkanı olan profesörün bir iddiasını nakletti. Diyormuş ki: Şu dünyanın kendi kendine var olduğunu düşünmüyorum. Elbette birisi var
[Devamını Oku]
Birinci Cihan Harbi'nden sonra Osmanlı İmparatorluğunun, 30 Ekim l9l8'de Mondros Mütarekesi'ni imzalamasıyla Anadolu'nun birçok şehri işgal altına girer. Maraş da bu işgale hedef olan şehirlerimizdendir. 23 Şubat 1919'da, önce İngiliz kuvvetleri tarafından işgal edilen Maraş,
[Devamını Oku]
Başarısızlığın sebepleri Şevkle başladığınız çok işler olmuştur. Mesela ben bir zamanlar ney üflemeye merak salmıştım. Dışarıdan dinlerken sesi çok hoş geliyordu. Ben de öyle üfleyeceğim diye büyük bir iştiyakla elime aldım, fakat netice vahimdi. Sadece
[Devamını Oku]
Okumayı çok sevmesine rağmen şimdi içinden hiç de okumak gelmiyordu. Sadece kitap okumak değil, hiç bir şey yapmak istemiyordu canı. Bir yandan da kendine kızıyordu. Neydi bu hali! Bu davranışları! Hâlbuki kendini tevekkül sahibi birisi
[Devamını Oku]
Tanta Üniv. Öğretim Üyesi, Mısır Bedîüzzaman Said Nursî Hazretleri tek bir kişi değildir. O bir kişinin şahsında bin kişi kuvvetindedir. Hatta tek bir kişinin şahsında bütün bir ümmet kuvvetindedir. Bu bağlamda Risâle-i Nurlar Onun doğumundan
[Devamını Oku]
Milletlerarası Bediüzzaman ve Risalei Nur Sempozyumundan Esselâmü aleyküm. Muhterem misafirlerimiz, sevgili kardeşlerim, Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimizin fetholunacağını müjdelediği İstanbulumuza ve memleketimize hoşgeldiniz. Milletlerarası Bedîüzzaman ve Risâle-i Nur Sempozyumuna hoşgeldiniz. Cümleten ve umumen hoş geldiniz,
[Devamını Oku]
Allah her şeyi yaratmıştır, O ise yaratılmamıştır. Sual: Allah'ın yaratılmadığını ispat eden delil nedir? El-Cevab: Her şeyi halk eden Allah'dır, Allah ise yaratılmamıştır. Çünkü Allah yaratılmış olsa idi, her şeyi yaratıp Hâlık olamazdı. Evet, şimdiye
[Devamını Oku]
Tezhip, Arapça zeheb (altın) kökünden gelmektedir. Altınlamak, süslemek anlamına kullanılmıştır. Istılah olarak; El yazması kitapları, murakkaaları, hüsn-i hat levhalarının kenarlarını boya ve altın süslemelerle tezyîn etme işine veya ezilmiş altın –asla yaldız değil- ve çeşitli
[Devamını Oku]
LEMAAT TAHLİLLERİ-5 Dinimizin uyulması gereken hükümlerinden ibaret olan şeriata dair kitapların da bu önemli kaide dikkate alınarak yazılması gerekir. Tâ ki avam tabakasının kaynaktaki kutsiyetten istifade etmeleri ve daha bir gayretle dine itaatleri sağlansın. İslâm
[Devamını Oku]
İçlerinden çok heybetli birisi onu aldı limana getirdi. Her şeyini teslim etmişti. Dizleri üzerine çöktü, secdeye kapandı. Ey Kâinatın halikı, ey kıymetli padişahım! Senin saltanat dairelerini uzaktan bile görünce titriyorum. Sana sunduğum bu gemideki hediyeler
[Devamını Oku]
İktisat, kısaca tutum, biriktirme, her hususta îtidal üzere olma, lüzumundan fazla ve noksan sarfiyattan kaçınma mânâsına gelmektedir. İktisadın boyutlarından biri tutumlu olmaktır. Âyet-i kerimede meâlen şöyle buyrulmaktadır: Hem onlar ki harcadıkları zaman ne israf ederler,
[Devamını Oku]
Manevî yolculuk Bir adam: “Ey Allah’ın Resûlü, Allah’a hangi amel daha sevimlidir?” diye sordu. Resûlullâh (asm): “Yolculuğu bitirince tekrar yola başlayan” cevabını verdi. “Yolculuğu bitirip tekrar başlamak nedir?” diye ikinci sefer sorunca: “Kur’ân’ı başından sonuna
[Devamını Oku]
Zühd, dünyaya ve dünya malına değer vermemek demektir. Kur’ân’ın pek çok âyetinde ve peygamberimizin hadislerinde dünya sevgisi kötülenmiş, dünyayı sevmeyenler övülmüştür. (Üstad Bedîüzzaman, Kur’ân ve sünnetin kötülediği dünya sevgisinin nefsanî arzular yönünden olanı kapsadığını, dünyayı
[Devamını Oku]
Yanlış anlaşılmasın, Avrupa ikidir: Birisi, İsevîlikten aldığı feyz ile toplum hayatına faydalı san’atları ve adalet ve hakkaniyete hizmet eden fenleri takib eden bu birinci Avrupa’ya hitab etmiyorum. Belki tabiatçı felsefenin karanlığıyla, medeniyetin kötülüklerini iyilik zannederek,
[Devamını Oku]
Ülke coğrafyamızda silikleşen Kur’an harflerine renk katıyoruz. Kur’an harflerini, ARTIK hayatımızın NEREDEYSE ayrılmaz bir parçası haline gelen bilgisayarların ayrıntılarında sizin de dünyanıza taşıyoruz. Bilgisayarınızda Kur’an harfleriyle yazma ve çalışma zorluklarını ve bahanelerini, hazırladığımız bu kullanımı
[Devamını Oku]
Bu sene Kur’ân-ı Kerim’in nâzil oluşunun 1400. yılı. Bu sene Kur’ân Yılı. Diyanet İşleri Başkanlığı hayırlı bir hizmete öncülük etti, bu yılın Kur’ân Yılı olarak ihya edilmesi için önemli bir adım attı. Ardından İslâm Konferansı
[Devamını Oku]
Belâgat, güzel, etkili ve yerinde söz söylemek demektir. Kur’ân’ın en büyük mucizesi sözlerindeki insanüstü belâgattir. Nâzil oluşundan günümüze kadar hiç bir insan onun kısa bir sûresinin dahi benzerini söyleyememiştir. Çünkü onun sözleri gibi güzel söz
[Devamını Oku]
Allah (cc), “Kur’ân’ı biz indirdik ve muhakkak onu elbette yine biz muhâfaza edeceğiz.”1 diye vaad eder. Evet, Rabbimiz; Kur’ân için, hem indirilmesi hem de muhâfaza edilmesi cihetiyle biz zamirini kullanır. Kur’ân’ın indirilmesi ve korunması cihetleri
[Devamını Oku]
Asr-ı Saâdetten günümüze kadar, yüz binlerce Kur’ân âşığı, Kur’ân hakkında tefsirler, kitaplar, şiirler, makâleler yazmışlar. Hepsi Kur’ân’ı tarife çalışmışlar. Fakat Kur’ân’ı en iyi yine Kur’ân’ın sâhibi tarif etmiştir. Kur’ân-ı Kerim’in, bizzat kendisi için kullandığı bazı
[Devamını Oku]
Kur’ân’ın hak kelamullah (Allah’ın kelamı) olduğuna âit deliller çoktur. Biz teferruatına girmeden bu delillerden bir kısmını bahsedip sıralayacağız. 1. BELÂGATİ VE TAKLİT EDİLEMEMESİ Belâgat: Sözün fasih, akıcı, etkili, güzel, pürüzsüz olmasıyla birlikte, hitap edilen kimseye,
[Devamını Oku]
Kur’ân-ı Kerim, Allah tarafından Cibril-i Emin vasıtasıyla Arapça olarak Hz. Muhammed’e (asm) yirmi üç senede âyet âyet, sûre sûre; ilk olarak mübârek bir zamanda (Ramazan ayında), mübârek bir mekânda (Mekke’de) indirilmiştir. Zaman ve mekân şerefi
[Devamını Oku]
Bir gün Yıldırım Bâyezid Han, ilim erbabından ileri gelenlerle beraber Hattat Şeyh Hamdullah’ı da davet eder. Davet olunanların daha evvel yazıp takdim ettikleri eserleri yanındaki çekmecesi üzerine hazır etmiştir. Padişah herkese yer gösterip oturmasını ister.
[Devamını Oku]
Tıbb-ı Nebevî’nin en bâriz husûsiyetlerinden biri tedâvide Kur’ân-ı Kerim’e müstesna bir yer vermiş olmasıdır. Mezkûr Mevâhib-i Ledünniye mütercimi bu hususu “Hak Teâlâ Hazretleri izale-i emrazda (hastalıkların tedâvisinde) Kur’ân-ı Azim’den eam ve enfa’ (bütün hastalıklarda geçerli
[Devamını Oku]
Hz. Âdem’le insanlığa sayfalar şeklinde gönderilen İlahî mesajlar, medeniyetler ilerledikçe; Tevrat, Zebur, İncil gibi büyük kitaplarla insanların ihtiyacı nispetinde inkişaf ediyordu. Fakat bu kitaplar, belli bir zaman ve mekânla sınırlıydı ve ancak bazı kavimlerin ihtiyaçlarını
[Devamını Oku]
KUR’ÂN KISSALARI Kıssa, Kur’ân-ı Kerim’de tarihî kişilere, olaylara dâir yer alan haberler ve bunlardan bahseden ilme denir. Sözlükte “bir kimsenin izini sürmek, ardınca gitmek; bir kimseye bir haber veya sözü bildirmek” gibi mânâlara gelir. Asıl
[Devamını Oku]
Rabbimiz buyurur ki: [ لَوْلَاكَ لَوْلَاكَ لَمَا خَلَقْتُ الْاَفْلَاكَ ] yani “Sen olmasa idin, kâinatı yaratmazdım.” Kâinatın hürmetine yaratıldığı Muhammed (asm)’ a sahâbeler sorarlar: Ya Resûlallah, siz mi daha faziletlisiniz, yoksa Kur’ân mı daha faziletlidir?
[Devamını Oku]
Yüzyıla yakın bir zamandır bazı şahıs veya gruplar tarafından Kur'ân'ın Arapça olması sorgulanmakta ve ibâdetlerin Türkçe yapılması savunulmaktadır. Fakat bu görüşü savunanlar nedense pek de ibâdet yapan kesimler değildir. Onlar Türkçe ibâdeti kendileri için değil
[Devamını Oku]
Genellikle âlimler Kur’ân’ı şöyle tarif edegelmişlerdir: “Allah tarafından Cebrail (as) aracılığıyla son peygamber Hz. Muhammed (asm)’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, nesilden nesile bize kadar bozulmadan, tevâtür yoluyla nakledilmiş, okunması ibâdet olan, insanlığın benzerini getirmekten âciz
[Devamını Oku]
Rabbimize şükürler olsun yine bir Ramazan ayına girdik. Seksen küsur sene ibâdetli bir ömr-ü bâkiyi temin eden Ramazan-ı Şerifinizi bütün ruh u canımızla tebrik ve her gecesi bir nevi Leyle-i Kadir hükmünde hakkımızda fayda vermesini
[Devamını Oku]
Sevgili kardeşlerim ve kıymetli misâfirler! Hakka hizmet, büyük ve ağır bir defineyi taşımak ve muhâfaza etmek gibidir. O defineyi omzunda taşıyanlara ne kadar kuvvetli eller yardıma koşsalar daha ziyâde sevinilir ve memnun olunur. Üçüncüsünü tertip
[Devamını Oku]
Allah’ın insanlığa indirdiği en son kitabı olan Kur’ân-ı Kerîm, pek çok yönlerden mucizeler ve hârikalıklarla doludur. Onun, Allah sözü olduğunu gösteren pek çok yönleri vardır. Kur’ân’ı eline alıp okumaya başlayan bir insanın ilk karşılaşacağı ve
[Devamını Oku]
Kur’ân-ı Kerîm, Allahu Teâlâ’nın kelam (konuşma) sıfatının en yüksek mertebede bir tecellisidir. İsm-i Azam’dan ve bütün isimlerin en azamî mertebelerinden gelmiştir. Bu yüzden önceki semavî kitaplar da dâhil hiçbir söz Kur’ân’a yetişemez. Mucizelikleri, hârikalıkları saymakla
[Devamını Oku]
Ey Kur’ân! İnsanlık namına sana sonsuz minnetlerimi arz ediyorum. Çünkü insan nesli seninle bütün mahlûkat tabakalarının en zirvesine tırmandı. Yaratılmışların en kıymetlisi, en şereflisi oldu. İnsanı esfel-i sâfilîn olan en derin dalâlet kuyularından, âlâ-yı illiyyîn
[Devamını Oku]
Peygamber Efendimiz (asm) bütün hayatı boyunca Kur’ân-ı Kerim’i gece gündüz demeden okumuş ve yaşamış. Ve insanları Kur’ân okumaya teşvik etmiştir. Allahu Teâlâ bir hadis-i kudsî'de şöyle buyurmaktadır: “Kur'ân’ı okumak, herhangi bir kimseyi bana yalvarmaktan ve
[Devamını Oku]
BURSA/ Bursa Müftülüğü, Osmanlı Eğitim ve Kültür Derneği ve Hayrat Vakfı ile birlikte, “Zaman İhtiyarladıkça Kurân Gençleşiyor” sloganıyla Merinos Kongre ve Kültür Merkezi’nde “Kur'ân Paneli” düzenledi. 3 binden fazla katılımcının iştirak ettiği programda alanında uzman
[Devamını Oku]
Haziran ayında bir yandan dünya için ‘hasat’ hazırlıkları yaparken bir taraftan âhiret için ‘ekim’ heyecanı yaşıyoruz. Receb-i Şerif’te ekim, Şabân-ı Şerif’te sulama yapıp Ramazân-ı Şerif’te harman kaldıracağız inşâallah. Zira ‘Mukaddes Pazar’ olan Üç Aylar’a “merhaba!”
[Devamını Oku]
Tarihler 571’i gösterdiğinde sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) dünyayı teşrif etmişlerdi. O nurun gelmesiyle kötülükler kalkmaya, iyilikler her tarafı kuşatmaya başlamıştı. Kâinatın var olduğu günden bu yana ismi her lisanla yankılanan Efendimiz, nihayet âlem-i şahadette
[Devamını Oku]
“Ortada hakikati en güzel şekilde ortaya koyan kutsal bir kitap varken ve o kitap 1400 yıl boyunca muhafaza edilmişken nasıl olup da böyle birbirinden çok zıt yorumların ortaya çıktığını, bu mesaja uygun olmayan durumların yaşandığını
[Devamını Oku]
Kur’ân'ın Allah kelamı olduğunun pek çok delillerinden biri de tekrar tekrar okunduğu halde insanı usandırmamasıdır. Buna Kur’ân'ın halâveti, yani tatlılığı denir. Resûlullah (asm) Efendimiz bir hadislerinde, “Âlimler ona doymaz, muttakîler ondan usanmaz.” (Tirmizî, c. 2,
[Devamını Oku]
Kitaplarla okuyucuların irtibatını tesis eden kâtip/yazıcı veya müellifden başka üç mühim cihet vardır: Mâhiyet ve muhteviyât yani kitabın ‘hakikat’i, o mâhiyetin büründüğü sûret yani kitabın ‘harf’i ve kitapla okuyucu arasındaki manevî köprü yani kitabın ‘lisan’ı…
[Devamını Oku]
وَلاَ رَطْبٍ وَلاَ يَابِسٍ إِلاَّ فِي كِتَابٍ مُّبِينٍ Yaş ve kuru hiçbir şey yoktur ki apaçık Kitapta (bir kavle göre Kur’ân’da) bulunmasın.” (En’am, 59) Hem âlimler demişler ki, her şey Kur’ân’da bulunduğu gibi, bütün Kur’ân
[Devamını Oku]
Kur’ân’ın nâzil oluşunun 1400. yılında Kur’ân’ın mesajını doğru aktarmak ve Kur’ân medeniyetini insanlığa tanıtmak için bir araya gelen Kur’ân 1400 Platformu, Türkiye ve dünyada, ilgili bütün kişi ve kuruluşları Kur’ân için gönüllülüğe çağırıyor. Bu yıl
[Devamını Oku]
Mekke kurraları (Kur’ân okuyan ve öğreten hâfızlar) şöyle yaparlarmış. Kur’ân hatmi tamamlanınca başa geçip Fâtiha Sûresi’ni okurlar, Bakara'dan da ilk beş âyeti okuyup öyle dururlar; böylece yeni bir hatme başlamış olurlardı.”1 Bu çok güzel ve
[Devamını Oku]
Haşir yani öldükten sonra yeniden diriltiliş meselesi ilk insan, ilk Peygamber Hz. Âdem’den itibâren beşerin gündemine girmiştir. Akl-ı beşer bu fevkalâde gerçeği idrakten çoğu zaman âciz kalmıştır. İbn-i Sina gibi birçok dâhiler bu hakikati aklen
[Devamını Oku]
Her sene olduğu gibi, âdet-i İlahî işliyor ve yine Haziran ayına ulaştık. Haziran ayı memleketimiz için önemli olagelmiş bir aydır. Çünkü ilköğretim çocukları bu ayda nihâyet başlarını derslerden kurtarıp Kur’ân eğitimi alabilecekleri bir zamana ulaşmaktadır.
[Devamını Oku]
Tirmizî'nin Übey b. Ka'b (ra)'dan rivâyetine göre Resûlullah (asm) şöyle buyurmuştur: Allah Tevrat'ta da İncil'de de Ümmü'l-Kur'ân (Kur'ân'ın anası olan Fâtiha Sûresi) gibisini indirmemiştir. Es-Sebu’l-Mesânî (namazın her rekatında tekrarlanan yedi âyet) odur. Yüce Allah da
[Devamını Oku]
Kur’ân kelimesi, kıraattan gelir. Fu’lân bâbındadır. Baştan sona ve tamamıyla okuma ile dolu mânâsı verilebilir. Allah’ın kelâmı olduğuna kat’î îman ettiğimiz Kelâmullah’ın en çok Kur’ân ismiyle anılması tesadüfî olmasa gerek. Zâten inzal olan ilk âyet-i
[Devamını Oku]
Aslında daha en başında insan fıtri bir zikirÂle yaşamak zorunda bırakılmıştır. İnsanoğlu yaşamak için nefes almaya, dolayısıyla Hu zikrini her dâim tekrarlamaya mecburdur. Yani bu fıtri vird, insanoğlunun yaşaması için kaçınılmaz bir evraddır. Öyle ki
[Devamını Oku]
Asr-ı saadetten beri beşerin hem zikir; hem fikir, hem duâ, hem şeriat kitabı, hem; her türlü maddî ve manevî ihtiyaçlarının menbaı olan yüce Kur’ân’ı öğrenmek için başta ashab ve onların nurlu yolunu takip edenler birbirleriyle
[Devamını Oku]
Hâfızlar, Kur’ân'ın hizmetkârları, Kelâm’ın fiilî tezahürleridir. Asr-ı saâdetten âhir zamana kadar gelen nûrun taşıyıcılarıdır. Çünkü onlar Kelâmullah için gece gündüz çalışırlar. Vakitlerini Allah yolunda harcarlar. Kur’ân-ı Kerîm'in dostları, hâfız-ı kelâmlarıdır. Âdeta Kur’ân-ı Kerîm bir gül,
[Devamını Oku]
Allah'ın insanlığa indirdiği en son kitabı olan Kur'ân-ı Kerîm, pek çok yönlerden mucizeler ve hârikalıklarla doludur. Onun, Allah sözü olduğunu gösteren pek çok yönleri vardır. Kur'ân'ı eline alıp okumaya başlayan bir insanın ilk karşılaşacağı ve
[Devamını Oku]
İslam Alfabesi Kırgızlarda Çarlık Rusyası’ndan sonraki Komünist Rusya’nın işgaline kadar kullanılmıştır. Latince Müslüman Türkistan’da bilinmekte fakat yalnızca ek ihtiyaçların zuhuru anında kullanılmıştır. SSCB yöneticilerinin düzenlediği Ukrayna, Türkiye, Almanya, Avusturya, İran gibi ülkelerden gelen toplam 131
[Devamını Oku]
Cilt ve ciltçiliğin tarihi çok eskidir. Kâğıdın keşfinden önce parşömen veya papirus üzerine yazılan yazılar, sargı (rulo) şeklinde, tahtadan yapılmış kılıf veya kutularda saklanırdı. Balmumu levhalar ve papirus üzerine yazılan yazıların saklanması için tahta kapaklar
[Devamını Oku]
Fatiha Sûresi 1-Rahmân, Rahîm olan Allah’ın ismiyle. 2-Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. 3-(O,) Rahmândır, Rahîmdir. 4-Dîn (hesab) gününün mâlikidir. 5-(Rabbimiz!) Ancak sana ibâdet ederiz ve ancak senden yardım dileriz. 6-Bizi dosdoğru yola hidâyet eyle!
[Devamını Oku]
İkram ve Rahmeti sonsuz yüce Rabbimizin, ihsân-ı İlâhîsinin zirvesindeki yüce nimetlerinden birisi de şüphesiz duâdır. Eli kısa, ömrü kısa, sabrı kısa olan insanoğlu acz tezkeresiyle duâ yoluna sülûk ettiğinde maddî mânevî, dünyevî uhrevî her türlü
[Devamını Oku]
ةürkler İslâm’la şereflendiklerinde her şeyleri ile Müslüman olmuşlardır. Zâten olması gereken de budur. Osmanlıca, Türkçenin Kur’ân harfleri ile yazılmasından ibârettir. Osmanlıcada -her dilde olduğu gibi- başta Arapça ve Farsça olmak üzere elbette diğer dillerden kelimeler
[Devamını Oku]
Risâle-i Nurların tevâfuklu yazılması Kur'ân'ın da tevâfuklu yazılabileceğini göstermiştir. Tevâfuklu risâlelerin yazılmasından sonra dikkatler Kur'ân'a yönelir. Kur'ân'ın yazısında görünen bu hârika özelliği ilk defa 1933 yılında Bedîüzzaman Said Nursî Hazretleri keşfetmiştir. Fakat gerek hattatların tevâfuku
[Devamını Oku]
Bir amaca ulaşmak için izlenen ve tutulan yol, yöntem ve tarza usul, metot denir. Eğitimde usul ise; amacı en kısa ve en verimli şekilde gerçekleştirmenin yoludur. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de biz muhatapların derecesine göre hitap
[Devamını Oku]
“Bütün mevcudattan sorulan, bütün ukûlü (akılları) hayret içinde meşgul eden üç müşkil ve müthiş suâl-i azîm olan “Necisin? Nereden geliyorsun? Nereye gidiyorsun?” suallerinin muhatabı, yolculuk üzere olan insandır. Yol, menzil ve yolcu... Yaz mevsimi bir
[Devamını Oku]
Bediüzzaman Hazretleri Kur’an’ın hakkaniyetini anlatırken şöyle der: “Hem nev'-i beşerin umum tabakaları, en gabi ve âmiden tut, tâ en zeki ve âlime kadar her birisi, Kur’an’ın dersinden tam hisse almaları ve en derin hakikatleri fehmetmeleri
[Devamını Oku]
Ecdad yadigârı ve Evlâd-ı Fâtihân diyarı, ikinci bir Anadolu kimliğine sahip ve kalbi daima Türkiye ile birlikte atan Balkanlar’dan hürmet ve muhabbetler ederiz. Balkanlar coğrafyasının İslamiyet ile tanışması, Osmanlı Devleti’nin ilk dönemlerine tevafuk eder. Sultan
[Devamını Oku]
فَاسْتَقِمْ كَمَٓا اُمِرْتَ“Emrolunduğun gibi istikamet bul!”Hud Suresi 112 Bediüzzaman Hazretleri, ‘sırat-ı müstakim’i, İşaratü’l-i’caz’da ve Otuzuncu Söz’de ve On Birinci Lem’a’da şöyle izah etmiştir: İnsanda kuvve-i akliye (iyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin birbirinden ayırt etme kuvvesi, kısaca akıl
[Devamını Oku]
İkinci dürrü, tevhîd-i kayyûmiyet. Evet, serâser kâinâtta, vücûd ve hem bekada müessire ihtiyaç lisânı der ki: لَا قَيُّومَ اِلَّا هُو İkinci inci: Kayyumiyetteki tevhiddir. Evet, kayyumiyetin manasında görülüyor ki bizzat var olan ve varlığında hiçbir
[Devamını Oku]
Kelime-i şehâdet, vardır iki kelâmı. Birbirine şâhiddir, hem delil ve burhândır. Birincisi Sânî’ye bir “burhân-ı limmîdir.” İkincisi evvele bir “burhân-ı innîdir.” Burhan: Kelime olarak berraklaştırmak, delil getirmek, açıklığa kavuşturmak anlamında kullanılmaktadır. Istılah anlamı olarak doğruluğunda
[Devamını Oku]
“Kur’an sönmez ve söndürülmez manevi bir güneştir!” 610 yılı, Kâinat Efendisi (sav) 40 yaşında… Her sene, Ramazan ayını Hira Dağı’ndaki mağarada geçirirdi. Ramazanın 17’si, bir Pazartesi gecesiydi. Nur Dağı, derin ve manalı sessizliğinde bekliyordu; konuşulacak
[Devamını Oku]
İnsanlık tarihinde benzeri hiç görülmemiştir ki, bir topluluk bir kitaba Müslümanların Kur’an-ı Kerim’e gösterdiği ihtimam ve hassasiyetten daha fazlasını göstermiş olsun. O kitap ki, şüphesiz Allah’ın kelamıdır ve mucizevidir.Kur’an’ın mucizevi yönleri pek çok olmakla beraber,
[Devamını Oku]
Bedîüzzaman Hazretlerinin tevâfuk mucizesinin keşfedildiği seneye “Sene-i Kur’âniye” demesi, bu mucizenin ne kadar ehemmiyetli olduğunu çok açık bir şekilde göstermektedir. Bu mucizenin daha geniş kitlelere tanıtılması ve anlatılması önemli mesuliyet ve vazifelerimiz arasındadır. “Kudsî Bir
[Devamını Oku]
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ وَ بِهٖ نَسْتَعٖينُ Kelâm-ı Ezelî olan Kur’ân’ın en parlak mazharı, peygamberler reisi, evliyalar seyyidi, fahr-ı âlem ve yaratılmışların en hayırlısı olan; zâhiren Ravza-i Mutahhara’da manen Mele-i A’lâ’da bulunan Resul-i Ekrem aleyhissalâtü
[Devamını Oku]
“De ki, o iman edenler için bir hidayet ve bir şifadır” Kur’an-ı Kerim, Allah’ın gönderdiği semavî kitapların sonuncusudur ve Hâtemü’l-Enbiya (asm)’a indirilmiştir. Yüce kitabımız Kur’an gerek hafızların hafızalarında gerekse yazılmış nüshalarda bir harfi bile değişmeden
[Devamını Oku]
Oku emrini en kapsamlı hali ile kavrayarak, Kur’an’ı öyle bir okumalıyız ki; içinde bulunduğumuz asrı, insanı, hayatı ve kendimizi isabetli bir şekilde okuyabilelim. Kur’an’ı doğru okumak, hayatı tüm veçheleriyle ve insanı tüm katmanlarıyla okumak demektir.
[Devamını Oku]
Okumak insani olduğunda çok İslamidir. Zira İslam, insaniyet-i kübradır. Kapağa taşıdığımız konuya katkı sağlaması düşüncesiyle Elmalılı Hamdi Yazır’ın Hak Dini Kur’an Dili tefsirinden Alak Suresi tefsirinden bazı bölümleri buraya aldık. Kur’an’ın İlk Emri Kur’ân’ın herhangi
[Devamını Oku]
Kur’an-ı Kerim’de Hadid suresi 25. ayette Allah Teala Hazretleri şöyle buyuruyor: “Hem kendisinde büyük bir kuvvet ve insanlar için menfaatler bulunan demiri indirdik.” Kur’an’ın vahiy ürünü olduğunun, Rabbimizin kelamı ve mucize olduğunun binlerce dilli vardır.
[Devamını Oku]
Kur’an bize ilk nazil olan ayeti ile “Oku!” diyor ve nasıl okumamız gerektiğini devam eden ayetlerde şöyle beyan ediyor: “Yaratan Rabbinin ismiyle oku! (O,) insanı bir alak’tan yarattı. Oku! Çünkü Rabbin, en büyük kerem sâhibidir.
[Devamını Oku]
Kur’an dinlerken edeb ve huşu ile ve dikkatle, elinden geliyorsa anlamaya çalışarak dinlemek gerekir. Bu mevzuda Üstad Bediüzzaman Ramazan Risalesinde bir hadis-i şeriften iktibasla şöyle der: “Kur’an’ı yeni nazil oluyor gibi okumak ve dinlemek ve
[Devamını Oku]
Rabbimizi bize tarif eden üç “tarif edici”den en hayırlısıdır Kur’an-ı Kerim. Zira Allah lafzıdır, sözlerin en mukaddesidir. Ancak Akif’in dediği gibi, “ne fal bakmak ne de mezarlıkta okunmak için” inmemiştir. Ölü kalpleri diriltmek, hayata hayat
[Devamını Oku]
“Muhakkak ki biz emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik de (onlar) onu yüklenmekten çekindiler ve ondan korktular; insan ise onu yükleniverdi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir.” (Ahzâb, 72) “İnsan (çok sabırsız, çok aceleci
[Devamını Oku]
Botanik bahçesini andıran cami görenleri şaşırtıyor Adana'da minaresi ve kubbesi sarmaşıklarla kaplı olan 83 yıllık Yeşil Cami, bahçesindeki onlarca çeşit çiçekle botanik bahçesini andırıyor. Merkez Yüreğir İlçesi'ndeki Kışla Mahallesi'nde bulunan Yeşil Cami'nin üzerindeki sarmaşıkların yaklaşık
[Devamını Oku]
“(Ey Firavun!) Bugün artık senin (boğulan) cesedine necat (kurtuluş) vereceğiz (sâhile atacağız) ki arkandan gelenlere bir ibret olasın! ...” Malum olduğu üzere Kur’an-ı Kerim’de pek çok peygamber kıssası anlatılır. Hepsi de insanlığın maddi ve manevi
[Devamını Oku]
Kâinat kitabının sırlarının kodlandığı bir şifre, bir tılsımdır tevâfuk. Arkasındaki hikmeti, ilmi, iradeyi, kudreti, nizâmı, mîzânı (ölçüyü), muvâzeneyi (dengeyi), tenâsübü (uyumu), tesânüdü (dayanışmayı), teşâbühü (benzerliği), ittifak ve ittihâdı (birliği), gözlere ayna gibi gösteren bir göstergedir
[Devamını Oku]
Tevâfuk, Allah’ın inayet ve tevfikinin bir işareti, kerametler zincirinin menbaı, Kur’ânî sırların, Cifir ve Ebced ilimlerinin bir anahtarıdır. Bununla birlikte Allah’ın himayeti (koruması) altında yapılan hizmetlerin başarıya ulaşmasında nurani bir vesile, hizmette şevki, kelamda ziyneti
[Devamını Oku]
BANA BİR DAYANAK NOKTASI VERİN DÜNYA’YI YERİNDEN OYNATAYIM Sizce bu cümle ile ne demek istemişti Arşimet? Ya da bu söylenen gerçekten mümkün müydü? Yunan asıllı, milattan önce yaşamış bu şahıs hem matematikçi, hem fizikçi, hem
[Devamını Oku]
Son zamanlarda toplumun büyük bir kesimi tarafından gelişigüzel kullanılan bazı kelimelerin dikkatle bakıldığında inançlarımıza ters düştüğünü görmekteyiz. Bu durum maalesef pek çok kişinin dikkatinden kaçıyor. Farkına varamadığımızda zihin dünyamızda yanlış yer eden bu kelimeler zamanla
[Devamını Oku]
Yakın bir zamanda daha önce hiç gitmediğiniz ve bilmediğiniz bir memlekete zorunlu ikamet için gönderileceğinizi ve bundan sonraki hayatınızı orada devam ettireceğinizi hayal edin. Hatta o gideceğiniz memlekete sizden önce çevrenizdeki akrabalarınızın ve arkadaşlarınızın da
[Devamını Oku]
“Ulaşmaz, dest-i edeb-i garb heves bâr-ı hevâkâr-ı dehâdâr De’b-i edeb, ebed müddet Kur’ân-ı ziyâ-bâr-ı şifâkâr-ı hüdâdâr” (Farisi ibare) (Batının heva ve heves üzere kurulu dehasından beslenen edebiyatın eli, Kur’an’ın sonsuza kadar ışık saçan, şifa bahşeden
[Devamını Oku]
İlâhi vahyin iki kapak arasında toplanmasından oluşan Mushafların süslenmesi, sanatkârların Rablerine olan sevgilerini saygılarını gösterme yollarından biri olarak VII. yy’ dan itibaren ortaya çıkmış ve XVII. yy’da Osmanlı sarayında zirvesine ulaşmıştır. Mushaflar, mânâ bütünlüğünün korunması,
[Devamını Oku]
Bir Sual: Bir gecede cahil kalınır mı ki? Muhatabımız olan genç, Edebiyat fakültesinde Osmanlı Türkçesi dersi almaya yeni başlamıştır. Hoca ismini tahtaya yazmasını istemiştir, o da her zamanki gibi çıkıp Latin harfleriyle yazmıştır. Hoca düzeltip
[Devamını Oku]
Kur’ân’ın kelamullah olduğuna dair pek çok deliller vardır. Biz bu delillerden sadece on tanesini ele alacağız. Birincisi: Kur’ân’ın Allah’ın kelamı olduğunun en büyük bir delili Peygamber Efendimiz (asm)’dır. Çünkü O Zat (asm)’ ın hak peygamber
[Devamını Oku]
Kitap bezeme (süsleme), geleneksel sanatlar arasından günümüze kadar ulaşan ve İslâm medeniyetinin ayrılmaz bir parçası sayılan sanatların en değerlilerinden biridir. Kitap bezeme sanatının en önemli ve en yaygın dallarından biri olan tezhip sanatı ise Kur’ân-ı
[Devamını Oku]
Sancakların alemlerindeki özel yere gümüş muhafaza içinde birer küçük Mushaf takılması âdetti. Bu minik Mushaflar Sancak Kur’ân-ı ya da Sancak Mushaf’ı olarak adlandırılmıştır. Sancak, devlet geleneğini temsil eden önemli figürdür. Osmanlı sancaklarının başlangıçta ak, kara,
[Devamını Oku]
İçinde bir şey saklanan kutu, kılıf; saklama, koruma yeri vb. anlamlara gelen mahfaza, Müslüman sanatkârların elinde, Kur’ân-ı Kerîm’lerin saklandığı “Kur’ân-ı Kerîm Mahfazalarıyla” bir sanata dönüşmüştür.İslâm sanatı, İslâm’ın hâkim olduğu topraklarda üretilen, İslâm medeniyetinin izlerini taşıyan,
[Devamını Oku]
Batı medeniyetinin hedefi ve gayesi menfaattir. Bu uğurda her yol mubahtır. Mesela, petrol uğruna dünyayı kan gölüne çevirmek onlar için çok sıradan bir hadisedir. Kara altını ele geçirmek için yapılan kanlı tezgâhlar herkesin malumu: Petrol
[Devamını Oku]
Rahle, yekpâre masif tahtadan birbirinin içine geçme olarak yapılmış iki kanadı “X” harfini andırır bir şekil oluşturacak biçimde mafsallı, çapraz olarak açılıp kapanabilen ve üzerinde Kur’ân veya kitap okunan özel bir sıradır. Kur’ân veya kitap
[Devamını Oku]
Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyuruyor:“Namaza duran iki kişi görürsünüz, rükûları ve secdeleri aynıdır; ama ikisinin namazı arasında yerle gök arası kadar fark vardır.” (Gazzâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn, c. 1, s. 287)Her gün namazlarımızda ve sair dualarımızda
[Devamını Oku]