Akşam vaktiydi. Gündüzün yakıcı sıcağı yerini serin rüzgârlara bırakmıştı. Küçük bir kız çocuğu ağlıyordu. Medine-i Münevvere’nin akşama bürünmüş alacakaranlıklı yollarında. Korkuyla burkulan yüreğinden yalnızlığın damlaları düştü minnacık avuçlarına. Ağlayan küçük çocuğu gördü İki Cihan’ın Güneşi