Seri Yazılar
LİSAN VE KÜLTÜR NİÇİN ÖNEMLİDİR? Lisan da insanlar ve diğer canlılar gibi hayattadır. Zaman içerisinde yeni bir kısım kelimeler doğar, bir kısmı ise ölür. Her bir kelime ise, içerisinde yetiştiği toplumun değer yargılarını ve birikimlerini
[Devamını Oku]
Tezhib kelimesi, Arapça “zehebe” kökünden türemiş olup, “Altınlamak” anlamına gelmektedir. Tezhip günümüzde daha çok sanat değeri olan İslâmî kitap, levha ve murakkaaların ezilmiş varak altın ve çeşitli renklerin kullanılmasıyla uygulanan süsleme ve bezeme sanatlarına verilen
[Devamını Oku]
2016 Yılı Kurban organizasyonu için Hayrat Yardım Derneği gönüllüsü olarak Kamboçya’ya gittik. Yardım faaliyetlerine bizzat katılmak, o coğrafyalarda yaşayan ehl-i iman kardeşlerimizin vaziyetlerini yerinde görmek arzusuyla yola çıktık. Bir de Hazret-i Üstad’ın Risale-i Nur’da İslam
[Devamını Oku]
Hz. Üstad; dünyevi ve geniş dairedeki siyasi kavgaları, savaşları, menfaat üzerine yapılan boğuşmaları takip edenlerin, ulvi vazifelerini terk etmekten dolayı akıl, kalp ve ruh selametlerini kaybedeceklerini şöyle ifade ediyor: “Hem de bu hakiki ve pek
[Devamını Oku]
Seçmeli Müfredat Projesi (Yaratılış Açıklamalı Müfredat Projesi), bilimin yorumlanması konusunda insanların bakış açılarının özgür bırakılması anlamına gelir. Kısaca bilimle felsefi olanı ayırmak, bilimsel gerçek üzerinde yapılacak felsefi yorumu sadece kişilerin felsefi inançlarına bırakmak demektir. Evet,
[Devamını Oku]
Sedef, içinden inci çıkan istiridye kabuğudur. Pek çok deniz kabuğunda bulunan ve sedefçilikte kullanılan sert, hâkim rengi beyaz olmakla beraber ışığa göre gökkuşağı renkleri havi parıltılı maddedir. Sedef kakma, sedefçilik ya da sedef işleme olarak
[Devamını Oku]
Ebrû sanatının ne zaman ve hangi ülkede ortaya çıktığı bilinmemekle beraber bu sanatın doğu ülkelere özgü bir süsleme sanatı olduğu düşünülmektedir. Bazı İran kaynaklarında Hindistan'da ortaya çıktığı yazılıdır. Bazı kaynaklara göre de Buhâra’da doğmuş ve
[Devamını Oku]
Nur talebelerinin; Bediüzzaman Hazretlerine karşı duymuş olduğu derin sevgi ve bağlılık, bazı insanlar tarafından sürekli tenkit konusu edilegelmiştir. Kimileri bu muhabbetin aşırıya kaçtığını, hızını alamayan bazıları da onu hatasız kabul edip peygamber derecesine yüceltmekle itham
[Devamını Oku]
Medresetü’l-Hattâtîn Şeyhülislam Hayri Efendi, hat tedrisatına has bir eğitim müessesesi kurmak istiyordu. Nihayet kuruluş çalışmaları tamamlandı ve adının Medresetü’l-hattâtîn olmasına karar verildi. İstanbul’da vakıflara bağlı eğitim kurumlarında bulunan hat hocalığı kadroları buraya aktarılarak müdürlüğüne Ârif
[Devamını Oku]
“Tarih denilen mâzi derelerinden sizin yüksek istikbalinize uzanan telsiz telgrafla sizinle konuşuyorum. Ne yapayım, acele ettim, kışta geldim. Siz inşaallah cennet-âsâ bir baharda gelirsiniz.”(Emirdağ Lahikası) Kaderi birbirine bağlı coğrafyalarda, ne çok kışa tanık olmuşlardı, tanık
[Devamını Oku]
Fayton Arabaları 1825’e kadar sadece hükümdarlar tarafından kullanılabileceği belirtilen fayton arabalarını bu tarihten sonra saray ileri gelenlerinin ve devlet erkânının da kullanmasına müsaade edildi. Sultan 2. Mahmud, arabaya binmeyi âdet haline getiren ilk Osmanlı padişahı
[Devamını Oku]
Asıl adı Ali bin Ahmed bin Cafer’dir. Ebu’l-Hasan Harakânî künyesi ile tanınır. Mevlânâ (ra) Mesnevisinde Ebu’l-Hüseyin diye başka bir künyesini zikretmektedir. Ebü’l-Hasen Alî b. Ahmed (Ca‘fer) el-Harakānî şeklinde isim ve künyesi beraber de zikredilmektedir. Günümüzde,
[Devamını Oku]
Mekteb-i Tıbbiyye-i Şâhâne Mekteb-i Tıbbiyye-i Şâhâne, tıp eğitimi vermek üzere Sultan II. Abdülhamid Han tarafından yaptırılan bir tıp fakültesidir. Yapımına 1894’te başlanmış ve 1903 yılında tamamlanmıştır. Mekteb-i Tıbbiyye-i Şâhâne adıyla eğitime başlanan külliyeyi, dönemin önde
[Devamını Oku]
VESVESENİN 5 HİKMETİ1 1- Teyakkuza sebeptir. 2- Araştırmaya davet eder. 3- Ciddiyete vesiledir. 4- Lakaytlığı atar. 5- Umursamazlığı kovar. DAĞINIK İSLÂM MİLLETLERİNİ TEK VÜCUT HALİNE GETİRECEK 6 SIR2 1- Zaruret. Müslüman milletlerin maddeten geri kalmışlıkları
[Devamını Oku]
Elhamra Sarayı Elhamra Sarayı, Endülüs’deki Nasrîler (Benî Ahmer) Devleti’nin başşehri olan Gırnata’da (Granada) bulunmaktadır. “Kızıl” anlamına gelen el-hamrâ şeklinde tanımlanması, yapımı sırasında kullanılan kil harcın kızıla benzeyen renginden dolayıdır. Tarih boyunca çeşitli defalar, tahribata maruz
[Devamını Oku]
Aziz Üstadımızın vefatının 60. sene-i devriyesinde onu rahmetle anıyoruz. Telif ettiği nurlar bütün dünyayı nurlandırmaya devam ediyor. Bu münasebetle Risale-i Nur 'dan istifade eden binlerce âlim içersinden, Bediüzzaman hazretleri hakkında çokça makale ve yazı yazan
[Devamını Oku]
Bediüzzaman Hazretlerinin hayatında dua ve zikirler çok önemli bir yer tutar. Talebelerinin naklettiğine göre Üstadımız her gün üç saat evrad okur, bir saatte de bağışlamasını yaparmış. Hz. Üstad en çok okuduğu ve hiç terk etmediği
[Devamını Oku]