Editörden
“Düşünce dilden, dil düşünceden doğar” derken Eflatun, “Düşünce dili çürütürse, dil de düşünceyi çürütebilir” diyordu George Orwell. Dâhil olduğumuz Kasım ayı pek çok iz bırakmıştır tarihimizde. Bunlardan en önemlisi Harf ve Lisanımız üzerinde yapılan tasarruftur
[Devamını Oku]
Yol ikidir; ya Sıdk ya da Sükût diyordu Bediüzzaman! Üçüncü bir yol yok. Çünkü söylenilen her sözün doğru olması lâzımdır. Çünkü İslamiyet’in esası, sıdktır. İmanın hassası, sıdktır. Bütün kemalâta îsal edici, sıdktır. Ahlâk-ı âliyenin hayatı,
[Devamını Oku]
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. Sonsuz hamdolsun Rabbimize ki, bizlere 'kellâm'ı ve 'kalem'i ihsan etti ve bizleri 'Kelâm'ının manalarını yazan 'Kalem'e tilmiz eyledi. Yazılmış ve yazılacak; okunmuş ve okunacak harfler adedince Âlemlerin Rabbine şükürler
[Devamını Oku]
Kur'ân, öyle bir mucizeler membaı ve sırlar sandukçası ki, göz görse mâşâallah, akıl anlasa bârekâllah, kalp derk etse sübhânallah diyecek... Beşer tâkatinin üstünde bir hârikulâdelikteki Kur'ân, mânâ olarak mucize olduğu gibi lâfız olarak da mucize...
[Devamını Oku]
Merhaba! Yepyeni bir sayı ile huzurlarınızdayız; Rabbimize hudutsuz hamd ve senâ, Resulüne nihâyetsiz salât ve selâm olsun! Yepyeni bir hicrî yıla daha kavuştuk çok şükür; 1428, İslâm âlemine hayırlar, nusretler, zaferler getirsin. Âlemlerin Rabbi, âlemimizi
[Devamını Oku]
Bu Ayki Dosyamız: "İlim İrfan Mektebi için bu dosya çok mühim. İlk üç sayımızda gördük ki her bir İrfan Mektebi okuyucusu aslında kuvvetli birer ilim talebesi. Malumunuz, ilim ehli, daimî talebedir; devamlı talep eder. Üç
[Devamını Oku]
Bernard Shaw, Dünyada hangi 'güzel' taşı kaldırırsak kaldıralım, altından mutlaka Muhammed (asm) çıkar derken çok haklı. City Youngest'ın şu hakperest tespiti ise, îmansız ve emansız zulmet tâcirlerine hiç nasip olmadı: Carlyle, 'Kur'ân'ın ulviyeti, onun cihanşümul
[Devamını Oku]
Çiftçinin tohumla ilişkisi gibidir, gençle yetişkinin muhataplığı. Zahirde bakıldığında küçük, kuru bir odun parçası tohum. Önemli olan zahirde görünüşü ve vasıfları değil, içinde barındırdığıdır halbuki önemli olan. Ondaki mahiyeti bilmektir. Mahiyet nedir? O nedir, sualine
[Devamını Oku]
‘Pîşdar’ kelimesi Farsça ‘pîş’ (ön) ve ‘dar’ (tutan) kelimelerinin birleşiminden ortaya çıkan ve “önden giden kimse”, “öncü” demektir. Bir de ‘pîşâheng’ kelimesi vardır ki, ‘pîş’ (ön) ve ‘âheng’, (çeken) kelimelerinden mürekkep öne düşen, yol gösteren
[Devamını Oku]
Bereketli yağmurlarla güz mevsimine “merhaba” dedik. Cemâl içinde Celâl’in tecellî ettiği, ‘umûmî musîbet’lerin topyekûn tevbe ve isiğfara davet ettiği, âfet kokan, bir o kadar Rahmet müjdeleyen, geceyi andıran günleri de akşam renkli sabahları da geride
[Devamını Oku]
Aziz Mahmud Hüdâî ve divanı… 400 sene evvel yaşamış bu mübarek zatın, ruhunun derinliklerinden nüfuz eden o güzel şiirler, el yazma nüshalar halinde günümüze kadar gelmiştir. Öyle ki Türkçeyi bir Yunus Emre edasında hatta daha
[Devamını Oku]
Damat Rüstem Paşa, Kanuni Sultan Süleyman saltanatı döneminde 28 Kasım 1544 - 6 Ekim 1553 ve 29 Eylül 1555 - 10 Temmuz 1561 tarihleri arasında sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır. Rüstem Paşa, 1500 yılında Arnavutluk’ta
[Devamını Oku]
20. yüzyılda, İslâm dünyası, hem çok ciddi gerilimler yaşadı hem de çok büyük değişim ve dönüşümlere sahne oldu. Yüzyılın ilk dönemlerinde Osmanlı İmparatorluğu ve sömürge ülkelerinden ibaret olan İslâm dünyası, Birinci Dünya Savaşı’ndan İkinci Dünya
[Devamını Oku]
39. sayımızla huzurlarınızdayız hamdolsun. Bu ay önce Saferü’l-Hayr’ı uğurlayacağız ve sonra da Rebiülevvel ayını karşılayıp, Mevlid Kandili’nde Resûl-ü Ekrem (asm) Efendimiz’in dünyaya gelişinin mânâsını idrak etmeye çalışacağız. Onun için bu ay, İrfan Mektebi, “İttifak, fazîlet,
[Devamını Oku]
Bugün insanlığın beşte birisi, yeryüzünün yarısı O’na, “Efendim!” diyor, “Peygamberim” diye biliyor, seviyor, itaat ediyor. ‘Muhammedî Nûr’un ihtişamı bin dört yüz yıldır hiç azalmadı; bilhassa son devirde mensuplarının, yani İslâm âleminin zaafları artsa da, İslâmiyet’in
[Devamını Oku]
Parlak ve sıcak bir fetih mevsimine yine “merhaba” diyoruz hamdolsun. Bugünlere benzeyen o günlerde, bundan 557 sene evvel, pırıl pırıl bir İstanbul sabahına Ayasofya’yı camiye çevirme hayaliyle, Peygamber müjdesine nâil olma şevkiyle uyanan Cennetmekân Sultan
[Devamını Oku]
Bu sene Kur’ân-ı Kerim’in nâzil oluşunun 1400. yılı. Bu sene Kur’ân Yılı. Diyanet İşleri Başkanlığı hayırlı bir hizmete öncülük etti, bu yılın Kur’ân Yılı olarak ihya edilmesi için önemli bir adım attı. Ardından İslâm Konferansı
[Devamını Oku]
Ağustos sayımızı tamamlayıp baskıya vermeye saatler kala, bu satırları yazdığım gün, 1431’in Ramazan-ı Şerif’ine yirmi gün kalmıştı. Siz dergiyi okumaya başladığınızda on beş günden az kalmış olacak. Yeni bir heyecan, yine bir tazelenme mevsimi, arınma,
[Devamını Oku]
“Bismillah” diyerek yeni yılın ilk sayısında sizlere “merhaba!” diyoruz. 1432 ve 2011 seneleri, inşaallah, hepimize hayırlar, bereketler, muvaffakiyetler getirir. Niyazımız odur ki, günleri aramızda döndüren zamanın ve mekânın Rabbi, bu yeni yılın günlerini İslâm âlemine
[Devamını Oku]
İrfan Mektebi yayın hayatına başlayalı dört yıl dolmak üzere. Kırk sekiz aydır, yaklaşık bir milyona yakın dergi nüshası memleketimizin dört bir yanına yayıldı hamdolsun. Milyonlar, bu mektebin derslerine muhtelif vesilelerle talebe oldular, olmaya da devam
[Devamını Oku]
Sıcak yaz aylarını geride bırakıp güze doğru süratle yol alırken kışa hazırlığı da ihmal etmemeye gayret ediyoruz. Gençlik yazından, ihtiyarlık güzüne ve ölüm kışına seyahati telmih eden her inkılâp, yenilenmenin de müjdecisi esasında. Daima bir
[Devamını Oku]
Güz mevsimi, günlük zaman dilimlerinden ‘ikindi namazı vakti’ne benzer. Günün ufule meylettiği anlara yani. İnsanın ömründe ise ihtiyarlık dönemini andırır. Beşeriyetin ömründe de Asr-ı Saâdet’i hâtıra getirir: Âhirzaman arifesindeki yahut başındaki mutluluk çağını. Efendimiz (asm)’ın
[Devamını Oku]
bu kadar muazzez insanı, bu kadar kahramanı, bu kadar yıldızı bir arada hiç görmedi. Kendi milletlerinin güneşleri olan Peygamberlerin müstesna olduklarını biliyoruz. Peygamberlerden hemen sonra, “insanlık içinden çıkarılan en hayırlı ümmet” (3/110) olan ve tüm
[Devamını Oku]
Bir mülâkatta Bana Bedîüzzaman Hazretleri'ni tarif eder misiniz? demiştim, karşımdaki pir-i fâniye. Nasıl anlatayım? diye söze başladı ve devam etti: Ben bir dağın önündeyim, sen diyorsun ki dağı tarif et, mümkün mü? Büyük zâtları tanı(t)mak
[Devamını Oku]
Nisan ayı, kışın haşin ve soğuk tesirinden sonra ısınmaya başladığımız ve yepyeni fetihlere, faaliyetlere, hizmetlere yelken açmak için hazırlıkların gittikçe yoğunlaştığı bir mevsimin habercisi. Aynı zamanda nisan, baharın tazeliği ve kalplere ilham veren lâhutîliği, ruhlara
[Devamını Oku]
Bu ay fetih ayı. En güzel komutanın en güzel askerleriyle İstanbul'u fethedip asırlara damga vuracak icraatlara kapı açtığı mevsim. Peygamberimiz (asm)'ın mihmandârı Ebu Eyyub El-Ensârî (ra)'ı İstanbul'a getiren müjde-i Nebevîye mazhar olmak için nice seferler
[Devamını Oku]
1432 Ramazan-ı Şerifine “elveda” dedik. Şimdi, biriktirdiğimiz enerji, harmanladığımız manevî gıdalarla yeni senenin yoluna revan olacağız. Bu ay, manevî hizmetler elden geçirilecek. İlim meclisleri yeniden planlanacak. Zikir halkaları tazelenecek. İmtihanlar, dersler, programlar, okumalar, seminerler başlayacak.
[Devamını Oku]
Okullar için tatil bitti. Yeni ders yılı başladı. İrfan Mektebi ise hep açıktı; daima da açık olmak zorunda. 59. sayımıza ulaştık bu ay; gelecek ay 60. sayımızla beş yılımızı doldurmuş, 6. yaşımıza basmış olacağız. Şükürler
[Devamını Oku]
Büyük İslâm komutanı Tarık bin Ziyad, İspanya yolunda, rüyasında, Peygamber Efendimiz (asm) ve silahlarını kuşanmış Ensar ve Muhacir’den bir grup sahabeyi görür ve “Ey Tarık! Yoluna devam et!” müjdesiyle, İspanya’nın fethi ile alakalı niyeti, cesaret
[Devamını Oku]
62. sayımızla huzurlarınızdayız. İlk sayımızdaki kadar heyecan ve şevk içerisindeyiz. Hâlâ yolun çok başında, marifet deryasının hâlâ kıyısındayız. Açıklara ve derinlere gitmek için 'sefîne'mize biraz daha kuvvet, bize de biraz daha cesaret ve ustalık gerek.
[Devamını Oku]
‘Tevhid’i bilmek, ‘tevhid’e inanmak ve ‘tevhid’i yaşamak apayrı ama birbiriyle sımsıkı irtibatlı üç hâl, üç fazîlet. Peki, ‘tevhid’i hayat tarzına yansıtmak ne demektir? Yahut ‘tevhid’i yaşamak ne anlama geliyor? Tevhidi netice vermeyen iman, zayıf mıdır?
[Devamını Oku]
Kim ki 'şeb-i yeldâ'yı hakkıyla değerlendirdi, nesîm-i bahar ona müjdeci ve mübarek oluyor. Tebliğ ve davet faaliyetleri, iman ve Kur'ân hizmetleri sür'at kazanıyor baharın haşri andıran velud ve mümbit arazisinde. Şuurlu ruhlar, 'bahar mezrası'nı mahsulünü
[Devamını Oku]
Bir mübarek mevsime daha eriştik; sonsuz şükürler olsun! 67. sayımızda, 'İslâm âleminin birliği' konusunu dosyamıza taşıyarak huzurlarınızdayız. Tanja'dan Jakarta'ya, Darusselam'dan Saraybosna'ya kadar değil artık İslâm dünyası; Moskova'dan New York'a, Rio'dan Cape Town'a kadar her yer
[Devamını Oku]
Müslümanlar, başka hiçbir ayda, Ramazan'daki kadar haşmetli, heybetli ve mübarek gözükmüyorlar. Tam bir 'nurâni disiplin' içerisinde zaferden zafere koşan 'muntazam bir ordu' edasıyla insanlığı kıskandıracak bir letâfet ve istikamet sergiliyorlar. Mü'minler, Ramazan'da Cenab-ı Hakk'ın geniş
[Devamını Oku]
1433 Ramazan-ı Şerifine 69. sayımızla birlikte vâsıl olduk çok şükür... Binlerce sayfa telif ve araştırma neşrettiğimiz İrfan Mektebi vesilesiyle, ilim dünyasının koridorlarında hep beraber seyahat ede geliyoruz yıllardır. İlmi birikime katkıda bulunmak kolay iş değildir;
[Devamını Oku]
1433 senesinin son kısmına dâhil olurken İslam âleminin muhtelif yerlerindeki kardeşlerimizin maruz kaldığı zulüm, bilhassa Suriye ve Arakan'da bir süredir devam eden hadiseler bizleri ciddi manada üzmekte ve düşündürmektedir. Her zamankinden daha çok dua ve
[Devamını Oku]
Önce 1433'e, sonra 2012'ye veda edeceğiz. Yedi yıla yakındır sizlere daha kaliteli bir dergi takdim etmek için gayret ediyoruz. Hamdolsun, her geçen gün gerek muhteva gerek tasarım gerekse dağıtım konularında kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Bugün geldiğimiz
[Devamını Oku]
Fetihler ve hüzünler ayı Muharrem geldi çattı yine... Miladi 15 Kasım'da Hicri 1434'e merhaba diyeceğiz. Bu şu demek: 1446 yıldır Muhammedi tebliğe, Kur'ani mesaja muhatap beşeriyet. Veya bugünden baktığımızda, 1446 senelik muhteşem ve köklü bir
[Devamını Oku]
2010 yılının 17 Aralık tarihinde Muhammed Buazizi isminde bir seyyar satıcının kendini ateşe vererek başlattığı ‘inkılâp ateşi’ büyüyerek yanmaya devam ediyor. Kürenin ve bölgenin güçleri bu ateşi kontrol altına almaya, mecrasını değiştirmeye hatta bölge insanının
[Devamını Oku]
Üç yıl önce bugünlerde başlayan ‘irfan’ seyahatimiz hamdolsun aynı sürat ve ciddiyette devam ediyor. Yeni bir yayın yılına başlarken, yenilenmeye, terakkiye yönelik adımlar atmaya da gayret ediyoruz. Geçtiğimiz üç yılda İrfan Mektebi’nde, yüzü aşkın yazar
[Devamını Oku]
Merhaba irfan dostları! Meclis-i irfanın Mart sayısıyla tekrar sizlerleyiz, elhamdülillah. ‘Ârife tarif gerekmez’ derler, fakat maruf da olsa tekerrür ve teceddüd de var ve cari olan bir hakikattir kâinatta. Biz de her Mart ayında olduğu
[Devamını Oku]
Rahmet İklimine Girerken… O’nun (sav) yüzü suyu hürmetine var oldu âlem; O’nun (sav) duası bereketine devamla birlikte ahiret yurdunun var olmasına da sebep... Ve bütün varlığın sahibi ve var edicisi olan Rabbimiz, kullarına hitapla, “Beni
[Devamını Oku]
“İşi disiplinli şekilde ele almak göründü. Gayretinizi esirgemeyiniz. Sonunda mahcubiyet ve ümitsizlikle gitmeyeceğiz. Allah’ın yardım ve inayetiyle sevinçle ve muzaffer olarak gideceğiz” diyordu Akşemseddin Hazretleri, İstanbul’u fethetme azmiyle surların önüne gelen genç padişaha. Padişah gençti
[Devamını Oku]
Şuhur-u selasenin rahmet yüklü ikliminde seyeran ettiğimiz şu mübarek zamanların bereketinden azami derecede istifade ve istifaza etme gayretiyle memnunken, bütün bir milletçe, büyük bir teessür ve üzüntünün kucağında bulduk kendimizi. Soma’da kömür madeninde çalışan vatandaşlarımzın
[Devamını Oku]
"Ancak ‘şimdi’ye hâkimiz; ‘şimdilik durmak’ değil ‘şimdiden başlamak’ gerekir" der, Peyami Safa. Biz de ‘bismillah’ dedik ve yer tuttuk Mekteb-i İrfan sıralarında. *** Hakikat: Bir kervan asırdaşlar ve bir yolcu insan, elan akıp giden zamanda.
[Devamını Oku]
İlkbahar ayları, Rabbimizin izni ve kudretiyle bütün güzelliklerini göstermeye yüz tutarken, aynı zamanda manevi bahar ayları olan, şuhûr-ı selase yani üç aylar da Nisan ayı içerisinde biz Allah’ın kullarına ‘merhaba’ diyor. Ve yine Miladi olarak
[Devamını Oku]
Üç ayların bereketiyle rahmet esintilerini teneffüs ettiğimiz şu eyyam-ı mübarekede, Mayıs ayı coşkusunu ve fethi de yeniden yaşıyoruz. Biliyoruz ki, kendini ıslah edemeyen başkasını ıslah edemez. Eğer İstanbul’u fethedeceksen, önce nefsini dizginlemelisin! Şayet sözün karşıda
[Devamını Oku]
Her eskiye elveda bir yeniye merhaba demek aynı zamanda… Miladi bir seneyi daha tamamladık. Bir seneyi daha irfan mektebinde diz çökerek, hakikat ve marifet taharrisiyle –inşallah rıza ve muhabbet ile- uğurladık. Mevkute olmanın geçiciliği ve
[Devamını Oku]
Üç ayların bereketiyle hareket ettiğimiz şu günler içerisinde Peygamber Efendimizin “Allah’ım! Receb ve Şaban’ı bereketli kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır” duası ile eyyam-ı mübareke ve sıyama yaklaşmış bulunuyoruz. Rabbim cümlemizi bu güzel günlerle bereketlendirsin. Cümlenizin
[Devamını Oku]
Ramzan-ı Şerifin evailini geride bıraktığımız şu günlerde, Rabbimizden, Efendimiz (sav)’in Ramazanın “Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden kurtuluştur” buyurduğu muştusuna ermek niyazıyla siz sevgili okuyucularımıza “Merhaba!” diyoruz. Hasan-ı Basri Hazretleri diyordu ki, “Dünya üç gündür;
[Devamını Oku]
100 ay, 9 seneden fazla zamandır siz kıymetli okuyucularımızla maide-i irfanda hikmet devşiriyoruz. Mekteb-i irfan hanesi rahle-i tedrisinde marifet keşfediyoruz. Güneşe döndüğümüz yüzümüzle 100 sayıdır tenevvür ediyoruz. Yüzümüz aydın olsun. Gönlümüz şen olsun. Kalbimiz nurlarla
[Devamını Oku]
Ramazan Ayı ardından havaların biraz daha ısınmış olması ve çoğumuzun yaz tatili modunda bulunması, bu sayının taze taze okunmasına engel olur mu, endişesini taşımıyor değilim. Yazın bu ayında böyle sayı hazırlanır mı, derseniz de “Niyet
[Devamını Oku]
1432 yılına ve İrfan Mektebi’nin beşinci senesine “merhaba” diyoruz bu sayımızla. Kimi görsem “1432'de 2011'de bizim senemiz olacak!” müjdesini veriyorum. Bu müjdeyi ciddiye alıp “Niçin?” diye soranlara uzun uzadıya bu tespitimin sebeplerini sıralıyorum ve ekliyorum:
[Devamını Oku]
Türkiye insanı son yüzyılda çok değişik imtihanlardan geçti. Yakın tarih aynamız, pek çok akıl almaz hadiselere sahne oldu. Çinlilerin meşhur bir atasözü/bedduası var, kızdıkları insana “İlginç bir çağda yaşa!” derler; sanki o cümle bize de
[Devamını Oku]
“Asım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.” diyordu Mehmet Akif Ersoy, Çanakkale Şehitlerine şiirinde. Necip Fazıl ise, geleceğin inşasında temel unsur olan gençliği tanımlarken şu ifadelere yer veriyordu: “'Kim var?' diye seslenilince,
[Devamını Oku]
Her gün bir şeylere yaklaşırız. Çünkü hareket var. Demek bir başlangıç var. Öyleyse bir de son olacaktır. Bir son varsa, bu aynı zamanda yeni bir başlangıç da demektir. Zira her bir ağacın hayat bulması, aynı
[Devamını Oku]
Modern dünya güya Batıda şekillenmekle birlikte, konfor ve hayatını devam ettirmeyi de güya geri olan ülkelerin her türlü zenginliklerinde buldu. Binaenaleyh bütün ileri planlarını da united yani tevhid inancı gereği bir ve beraber olan Müslümanların
[Devamını Oku]
Numan ibni Beşir Radıyallahu Anh’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyuruyordu: “Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da
[Devamını Oku]
TEMİZ VE PAK BİR ÇEŞME Her devrin itibar ettiği metalar var; 'bilgi' bugünün en değerli cevheri ve sahip olmak için en çok mücadele edilen zenginlik. Geçmişe nispetle bilgiye ulaşmak da çok kolay artık, adeta yağmur
[Devamını Oku]
Düşmanını iyi tanımak... 'Desise'; düzen, hile, entrika demek. 'Desise yapmak' ise hile yapıp aldatmak manasında. En desisebâz, en desisekâr veya en desiseci apaçık düşmanımız ise hepimizin malumu. 'Tahrip gücü yüksek' desiselerle manevi-şahsi hayatımızı alt üst
[Devamını Oku]
Isparta Kahramanları başlıklı 76. sayımızla huzurlarınızdayız. Şehirlerin kendine mahsus 'ruhu', 'kokusu', 'sıfatı' vardır. Fârâbî, 'el-Medinetü'l Fâzıla'yı bu tespitten yola çıkarak telif etmiştir. Şehircilik, hemşehricilik bir 'asabiyyet' alametidir şüphesiz. Biz şehirlerimize de memleketlerimize de bir asabiyet
[Devamını Oku]
1434’ün en bereketli mevsimine dâhil oluyoruz bu ayın 11’inde. 90 günlük ‘Fetih Mevsimi’ kapılarını açıyor bir kez daha; ihlâsla Nur’a talip olup, hikmete talebe olanlara. Rahleler kuruluyor, Allah için ‘rıhle’ye niyet edenlere… 90 gün 90
[Devamını Oku]
İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB) olarak 8. Konsey Toplantısını 2009 Kasım ayında Kosova’da gerçekleştirmiştik. İslam Dünyası’nın birçok bölgesinden gelen temsilcilerle Priştine’yi, Prizren’i ziyaret ettik. Savaştan yeni çıkmış, bağımsızlığını yeni elde etmiş bu önemli
[Devamını Oku]
Bildiğiniz gibi 3 Temmuz 2013'te Mısır'da seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi yönetimine karşı bir darbe gerçekleştirildi. Ordunun yönetime el koymasından sonra Mısır halkı, buna tepki olarak meydanlara çıktı. Ülke geneline yayılan ve bazen milyonları aşan insan
[Devamını Oku]
Her devrin itibar ettiği metalar var; ‘bilgi’ bugünün en değerli cevheri ve sahip olmak için en çok mücadele edilen zenginlik. Geçmişe nispetle bilgiye ulaşmak da çok kolay artık, adeta yağmur gibi bilgi yağıyor şeş cihetten
[Devamını Oku]
Güneşin doğması için yıldızların kaybolması mı gerekir? Evet, bir istisna dışında öyledir… Şi’ra-yı Yemaniye (Ak Yıldız) o kadar parlaktır ki güneş doğsa da ihtişamıyla göz kamaştırır… Bazen bir şehid, binlerce şahidin doğuşunu müjdeler… Bosna’nın, Mısır’ın,
[Devamını Oku]
Selamünaleyküm, Mekteb-i İrfan müdavimleri! Pek çok yaşanmışlıklarla bir seneyi daha ardımızda bıraktık. ‘Günler su gibi akıp gidiyor’ hükmüne bir kez daha hep beraber bizzat ‘evet’ dedik. Bu süreçte her ay altmış dört sayfayla evlerinize müsafir
[Devamını Oku]
Rabbimiz Kur’an-ı Hakim’de: “(Habîbim, ya Muhammed!) De ki: ‘Eğer Allah'ı seviyorsanız, o hâlde bana tâbi olun ki, Allah (da) sizi sevsin ve günahlarınızı size bağışlasın!’ Çünkü Allah, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.” buyurarak,
[Devamını Oku]
Şurasını iyi biliyoruz ki bu dünya bir imtihan meydanıdır. Ve yine biliyoruz ki hayırlı işlerin muzır manileri olur ve olacaktır. Burada önemli olan ihlas üzere kalabilmektir ki bunda da her an tehlike vardır. Yani Müslüman
[Devamını Oku]
Batı hayranlığının başlaması, kendi dinamiklerimizden sarf-ı nazar etmekle tezahür etti. Hatta öyle zaman geldi ki, dün mefahirimiz olan nice güzellikler, sanki sıkıntının kaynağı gibi gösterilmeye başlandı. Üç devri yaşamış Bediüzzaman Hazretleri o dönemdeki efkârı ve
[Devamını Oku]
Zor zamanlardan geçiyoruz… Ne var ki ‘her zaman’ insanlar için. Derdi olanın elbet vardır dermanı. Derman vermeyecek olsaydı, vermezdi Allah derdi, sıkıntıyı! Ünsiyet! İman bağıyla kâinat ve içindekileri tanıyıp, bilmek ve buna göre de dostluklarından
[Devamını Oku]
Müslümanız elhamdülillah. Dinimizin bize ilk öğrettiği şey, birlik! Bir’i tanıyıp itaat etmek ve o bir etrafında birlik olabilmek. Dünya tarihine bakıldığında, toplumdaki mozaik ve farklı ırk ve dinden de olsalar adalet, barış ve huzur içinde
[Devamını Oku]
Yeni olanlar yeni bir heyecanı da beraberinde getiriyor, hemen her zaman. Önümüzde Miladi olarak yeni bir sene daha başlıyor. Bu da her şeyde olduğu gibi dergilerde de yenilikleri beraberinde getiriyor. Yeni köşeler, yeni tasarım, yeni
[Devamını Oku]
Satürn gezegeninden bakıldığında Dünya bu kadar gözüküyormuş. Ne acayip değil mi? Diğer taraftan kendi küçük dünyalarımızdan baktığımızda en başta kendimiz ne kadar büyük görünüyoruz halbuki. Kendimizi ne kadar büyük görüyoruz! Bu daha acayip, değil mi?
[Devamını Oku]
İslamiyet öncesi -ki bu dönem İslam’ın gelmesiyle cahiliye dönemi diye anılacaktır- Arap yarımadasında farklı panayırlarda yapılan şiir yarışmaları neticesinde ortaya çıkan şiirler süzgeçten geçer ve en iyileri muallakat-ı seba namıyla bilinir ve bir rivayete göre
[Devamını Oku]
İnsanın serüveni Âdem (as) ile başladı. O günden bu yana insanlığın -Bediüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle- “bir vechini nübüvvet tutmuş gidiyor, diğer vechini felsefe tutmuş geliyor”. Yani insan ya vahye yani kitap ve peygambere kulak verip hayatını
[Devamını Oku]
Kâinatın en önemli varlıklarından birisi belki birincisi insandır. Dolayısıyla insan nedir diye soracağımız suale verilecek cevabı, elbette bütün kâinat ve içindekilerle birlikte insanı da yaratan Rabbimiz verecektir. Ve vermiştir de… Kur’ân-ı Kerimde pek çok yerde
[Devamını Oku]
Lise yıllarımızdı. Talebenin kravatsız olmadığı fakat bizim kravat takmadığımız yıllardı. Necip Fazıl’dan kaç şiir ezberlemiştim bilmiyorum. Fakat o yıllarda en çok Serdengeçti dikkatimi çekerdi, çekmiştir. Sözünü esirgemeyişi ve bunu yaparken halis ve fıtri oluşuydu belki
[Devamını Oku]
Hayatı, kendini ve içinde bulunduğu durumu anlamaya çalışmak insanın en önemli özelliği ve en birinci mesuliyetidir. Kendisini diğer mahlukattan ayıran ve buna bağlı olarak türlü cihazatla donatılan insan, bu arayışını ilk insandan bu tarafa devam
[Devamını Oku]
Dünya bir imtihan meydanı, bizler de bu imtihanın muhataplarıyız. İnsanlık tarihi boyunca pek çok hadiseler yaşanmış, iyiler ve kötüler, iyilikler ve kötülükler, iyi ve kötü neticeler kendini göstererek devam edegelmiştir. Tarihi ve sosyolojik olarak baktığımızda
[Devamını Oku]
Duhulüyle mana dünyamızı nurlandıran üç aylara girdik elhamdülillah. Efendimiz (sav)’in dudaklarından dökülen şu dua ile Rabbimize iltica ediyoruz: “Ey Allah’ım! Receb ve Şaban ayını hakkımızda mübarek eyle ve bizi Ramazan-ı Şerife ulaştır.” Geldik, gidiyoruz. Her
[Devamını Oku]
Kıyam etti insan, elif oldu.Rükûa gitti, dal.Secdeye vardığında ise, mim. Toplamına âdem dediler; baksan insan namaz kıldı, aslında namaz âdemi insan… Ağaçtan maksat meyvedir; arıdan murat bal ise, inekten süt. Yani her şeyin bir hikmeti
[Devamını Oku]
İnsan olmanın ve insanın kendisini keşfetmesinin en önemli unsurlarından birisi de eşleridir. İnsanı kendisine gösteren en önemli aynadır, eşler. Bütün hayatı paylaşabileceği, kalbe karşı ünsiyetli mukabillerdir. Rabbimiz Rum Suresinde bu hususu şu ayet-i kerime ile
[Devamını Oku]
Fener Rum Patriği Gregoryus, Rus Çarı Aleksandra’ya özetle şu satırları yazmıştı: “Türkleri maddeten ezmek ve yıkmak imkânsızdır. Türkler, Müslüman oldukları için çok sabırlı ve mukavemetli insanlardır. İzzet-i iman sahibidirler. Bu hasletleri, dinlerine bağlılıkları ve kadere
[Devamını Oku]
Bir gün Sahabeden bir zat Peygamberimize (sav) gelerek: “Ya Rasulallah! Bana Müslümanlığı öyle tarif et ki, onu artık bir başkasına sorma ihtiyacını duymayayım” diye sual etmişti. Peygamberimiz de ona: “Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru
[Devamını Oku]
Bir fabrikada büyük makinelerden biri aniden durur ve kaç tamirci gidip gelmişse de makine çalışmaz, çalıştırılamaz. Nihayet yaşıyla mütenasip tecrübeye sahip bir adamcağızı bulurlar. Tecrübe, basiret, bilgelik makinenin etrafında bir iki tur atar ve “Bana
[Devamını Oku]
Çanakkale bir savaştan daha fazlasıydı. Bir çağı açıp diğer çağı kapatmış olmasa da bütün dengeleri alt üst etmişti Çanakkale. Muhalif devletlerin niyetleri kursaklarında kalmış, emellerini ertelemek durumunda kalmışlardı. Aynı zamanda Hilafetin kapısı Çanakkale’den geçiyor olması,
[Devamını Oku]
Bediüzzaman Hazretleri 1900’ün başlarında, Muhakemat isimli eserinin baş tarafında, karşılaşılan problemin kaynağına şu ifadelerle dikkat çekiyordu: “İslamiyet’in mağz ve lübbünü (özünü) terk ederek kışrına (kabuğuna) ve zahirine vakf-ı nazar ettik ve aldandık. Ve su-i fehim
[Devamını Oku]
Editör yazısını yazmak için bilgisayar başındayım. Derginin geneline baktım, ne yazarım diye. Hocanın minbere çıkıp da her şeyi unuttuğu gibi bir hal olmasa da, içimden geleni yazmak gibi bir hal gezindi ağırlıklı olarak üzerimde. TÜRDEB’in
[Devamını Oku]
Zaman hızla akıp giderken satırlara dizilen kelimeler bizden ve hayattan haber vere geldi bu zamana kadar. Nice güzel hakikatler yazarlarımızın gönüllerinde demlenmiş olarak dergi sayfalarında hayat buldular, ışık tuttular… Bu sayımızdaki yazılardan kapak konusu seçmekte
[Devamını Oku]
11.10.1929 tarihinde İsviçre’de yayınlanan Tribune de Geneve gazetesinde şöyle bir haber çıkar: “Türkler gibi Asya steplerinden gelip Avrupa’nın ortasına yerleşmiş olan Macarlar, vaktiyle, Latin alfabesini almak zorunda kalmışlardı. Bu alfabe onları Hristiyanlığa ve uygarlığa götürmüştü.
[Devamını Oku]
İnsanın sıhhi olarak, fikri olarak, bilinç olarak kendinden uzaklaştığında sarsılarak muhatap olduğu bir cümle vardır, “Kendine Gel!” Biz de bu ay kapağa bu cümleyi taşıdık ve “Kendine Gel!” dedik. Gelinecek “kendi” üzerinden bir tefekkür ve
[Devamını Oku]
Korona salgınının yoğunlaştığı bir dönemde Miladi 2020 senesinin son dergisini çıkarmak nasip oldu. Biraz zorlandık, zira bir taraftan dergi hazırlarken diğer taraftan da korona illetinin sıkıntıları ile mücadele etmek durumunda kaldık. Editör yazısını da aynı
[Devamını Oku]
Kalem, bir sureye isim olmuştur. Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde -keyfiyeti ayrıca tefsirlere bakılarak değerlendirilebilir olmakla birlikte- ilk yaratılan şeyin kalem olduğunu söylemiştir. Yani kalem, insan ve toplum hayatında önemli bir yer ifade eder/ediyor denilebilir.
[Devamını Oku]
Hep konuşageldiğimiz bir mevzu var, “kelimeler değişirse hayat tamamıyla değişir” diye… Bu ay kapağa taşıdığımız yazı, bu manada beş kelimeyi inceliyor ve bize bir farkındalık veriyor. Farkındalık denildiğinde ilk aklıma gelen hep Nisa Suresi 136.
[Devamını Oku]
Hayat ne kadar karmaşık, problemli ve sıkıntılı gözükse de bazen sözde basit fakat kıymet olarak önemli bir cümle bütün aksayan şeyleri öncelikle psikolojik, sonra da buna bağlı olarak diğer taraflarıyla ilaç, çözüm olabilmektedir. Aynı durum
[Devamını Oku]
Müslümanlarla alakalı olarak son iki yüz yılda, özellikle son yüzyılda -hakkı da olan- bazı değerlendirmeler yapıldı, yapılıyor. Üzerimize aldıklarımız var, almadıklarımız var, olabilir. Fakat Müslümanları değerlendirerek İslamiyet hakkında söz sarf edenlerin söz söyleme hakkı yok.
[Devamını Oku]
“İnsan bu âleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir” der, Bediüzzaman Hazretleri. İlmin fayda sağlayan kısmının ise marifet alt yapısı ile desteklenmesi gereği üzerinde ısrarla durur. “(İnsan) enenin dürbünüyle, kâinat ne olduğunu ve
[Devamını Oku]
Kur’an-ı Kerim’in, insanlara doğru yolu göstermek ve hidayet ile furkandan (hak ile bâtılı ayıran hükümlerden) apaçık deliller olmak üzere gönderilmiş olduğu, Bakara Suresinin 185. ayetinde açıkça beyan edilmiştir. Nazil olduğu zamandan bugüne kadar böyle olmakla
[Devamını Oku]
Sene 2003. Askerdeyiz. Bir akşam başımızda genç bir astsubay var. Askerden soru sorulmasını istiyor. Birkaç talepte bulununca benim sormam konusunda askerlerden bir istek oluşu. Kısa dönem askeriz. Avantajları kadar belki daha çok dezavantajları olan bir
[Devamını Oku]
Fetih ve keşif kelimeleri bugün karşılık olarak aynı manayı ifade ediyor gözükseler de fetih, maddi manevi kapalı olan bir şeyi açmayı karşılarken; keşif, gizli olanı açığa çıkarmayı karşılamaktadır daha çok. Keşfin de fethin de önce
[Devamını Oku]
Biliyorum, belki kaç defa okudunuz veya dinlediniz aşağıdaki hikâyeyi. Fakat maksada hizmet ediyor olan şeyler için çokça tekrar edilen bir söz daha var, o da şudur: “Ettekraru ahsen velev kane yüz seksen.” Ben de kapağa
[Devamını Oku]
Gönderildiğimiz ve müsafir olarak kalıp bir süre sonra ahiret yurduna yola çıkacağımız dünyamızla olan ilişkimizde epey zamandır problemler var... Teknik ve teknolojinin gelişmesi ve insanın tabiata karşı kazandığı bu özgüvenle tabiata kafa tuttuğu, hatta adam
[Devamını Oku]
Hepimizin arayış içinde olduğu bir mesele var: o da mutlu olmak. Bütün insanlık bu arayış içerisinde; ne yaparsam/yaparsak mutlu olurum/oluruz? Bunun için devletleşiyor, bireyselleşiyor, kurumsallaşıyor, dernekleşiyoruz vs. vs. Bazen küçük bir gülümseme, bazen yeni alınan
[Devamını Oku]
Okuma işi ilk insan yani Âdem (as)’la birlikte başladı. Ona bütün isimler öğretildi. Her ne kadar yazının icadı Sümerlere atfedilmiş olsa da bu böyleydi. Yazılan yazılmış, öğretilen öğretilmişti. O gün bugündür okumak ve yazmak insan
[Devamını Oku]
“Kalemi elime aldığımdan beri Türkçenin müdafaası için yazdığım satırları birbirine eklesem İstanbul-Ankara şimendifer hattından daha uzun olur” diyen ve bu yazılarından bir kısmı “Osmanlıca, Türkçe, Uydurmaca” kitabında toplanan Peyami Safa’dan bu yana değişen şeyler olsa
[Devamını Oku]
Kızılderililere atfedilen, bizde de Temel fıkralarında yer bulan bir tabir var: Ağaçlara bakarken ormanı görememek. Haydi buradan hareketle bir meseleye parmak basmış olalım. Yaşadığımız hayat belirli bir döngüyle hareket etmekle birlikte; dünyanın kendi etrafında dönmesiyle
[Devamını Oku]
İnsan nisyan ile maluldür, derler. Yani insan zamanla unutur. Aslında bu bir nimettir. Ama bazı şeylerin unutulması insan için afettir. 15 Temmuz 2016’da yaşanan hain darbe girişimi de bunlardan birisidir ve asla unutulmamalıdır. Sırf Allah
[Devamını Oku]
İnsana dair öğrenmek istediğimiz her şey için, ilk bakacağımız yer İnsan Suresi olmalıdır diye düşünürüm. Çünkü insanı ve varlık sebebini en iyi bilen ve bildirecek olan Allah’tır ve Kur’an’da insana mahsus bir sureye yer vermiştir.
[Devamını Oku]
“Şüphesiz insan için, (kendi) çalıştığından başkası yoktur!” buyuruyor Rabbimiz, Necm Suresi 39. ayette. Ve biz şükrediyoruz ki aradan geçen 10 yılda 120 dergi bıraktık ardımızda, kardeşlerimizle… Evet, 10 yıl geçti Mekteb-i İrfan’ın bidayetinden bu zamana.
[Devamını Oku]
Her şeyi tanıdık, kendimizi unuttuk. Bir medeniyet çağrısına sevdalandık, kendi sahilimizi kaybettik. Dünyaya açılmaya heveslendik, kökleri sökülen ağaç gibi topraksız ve semeresiz kalakaldık. Ne olduysa, neyle karşı karşıya geldiysek hep biz kendimize yaptık. Hâlbuki Yunus
[Devamını Oku]
Ehl-i gönül bir zat rüyasında dünyayı görmüş. Gördüğü dünya bir kuşa benziyormuş. Bu kuşun gagası yamuk, kuyruk tüyleri de yolukmuş. Sormuş, “Nedir bu halin?” diye. Dünya da şöyle cevap vermiş. Bir kısım insanlar benim peşimden
[Devamını Oku]
Yeni yılda yeni yüzümüzle huzur- larınızdayız… İrfan Mektebi, sekiz yıldır ve 86 aydır kalemle irfan seyahatine devam ediyor. Elinizde çok kıymetli cevherler olabilir ama bunları gün yüzüne çıkartacak bir mekanizmanız yoksa kimseye faydası olmaz. Bu
[Devamını Oku]
1434 Ramazan-ı Şerifi’ni uğurluyoruz; Cenâb-ı Hak gelecek Ramazan ayına sıhhat ve afiyetle kavuşmayı nasip eylesin. Bu sene Ramazan ayı öncesi İstanbul Gezi Parkı düzenlemeleri bahanesiyle Türkiye’de meydana gelen hadiseler, 3 yıldır tüm Arap âleminin yaşadığı
[Devamını Oku]
Merhaba. sayımızla huzurlarınızdayız. 40 gün sonra, 11 Mayıs’ta, Şuhur-u Selase şehrine Receb-i Şerif kapısından dâhil olacağız inşallah. Asrımız ve aslımız için, nefsimiz ve neslimiz için kutlu bir ‘doğum’un anahtarını temin etmeye gayret edeceğiz yine. Bunun
[Devamını Oku]
Mart ayı bizim için zaferler ve hüzünler ayıdır. Fırtınaların başladığı, ‘baharistan’ın ilk emarelerinin görüldüğü bereket müjdecisi bir vakittir Mart. ‘Çanakkale’ kapağı ile çıkan 64. sayımızda bu hali okuyacak, bu havayı soluyacaksınız. Bazı sayfalarda ‘ulvi bir
[Devamını Oku]
Şâbân-ı Şerif’e, bereketli mevsimin ikinci mübarek ayına hep birlikte “Merhaba!” diyoruz. Geçtiğimiz sayıda “ilim meclisleri” hakkındaki, ortak derdimize temas ettiğimiz dosyamız oldukça ilgi gördü ve hamdolsun istifade edildi. Ümit ediyoruz, bu vesileyle, sıcak yaz aylarında
[Devamını Oku]
Geçen ayın başında yayınlanan bir haber dikkatimi çekti: Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eşinin çocuklarla yaptığı bir sohbette “Hangi kitabı okuyorsunuz?” sorusuna “Facebook!” cevabını aldığını söyledi. Biz dosyamızı hazırlarken “Sanal ilim meclisleri olabilir mi?” sorusunu da tartıştık
[Devamını Oku]
Bazen gençlerle bir araya geliyoruz ve olanla birlikte konuşmaların çoğu -bizim yaşlarla olan geriye ve hatıralara dair değil de- ileriye, geleceğe ait oluyor. Normal olan da bu. Gençlerde beklenti yüksek olmakla birlikte maalesef boşvermişlik ve
[Devamını Oku]
Her nefis hür ve müstakil olmak ister, fakat akıl ve vicdan bilir ki insan binlerle kayıtlarla mukayyettir. Eğer insan nefsin, arzu ve isteklerin hükmü altına girerse kaybetmeye mahkûm olacağı, hayat boyu devam edecek bir çatışma
[Devamını Oku]
Ağustos deyince ilk akla gelen muhtemelen 1071 Malazgirt Zaferidir. Sultan Alpaslan’ın “Size öyle bir vatan aldım ki ebediyen sizin olacaktır!” cümlesiyle silkinir, bu tarihten başlayarak devam eden zaferler silsilesini hatırlarız. Bu arada kulağımızda şu sözlerle
[Devamını Oku]
Bebeklik ve çocukluk arasındaki çokça soru sorduğumuz o dönemi hatırlamayız. Fakat kendi çocuklarımızdan iyi biliriz ki insanı bıktırıncaya kadar soru sorarlar. Her şeyi sorarlar. Öğrenmek isterler. Aslında bu durum insanın mahiyeti ve devam eden hayat
[Devamını Oku]
Medeniyet köken itibariyle medine kelimesine dayanır. Medine ise lügatlerde, müdûn kökünden türemekle yeryüzünün yerleşmeye uygun ve kale yapılan her yerine verilen isim olmuştur. Bununla birlikte “şerefü’l-mekân bi’l-mekindir”. Yani mekânın şerefi orada yaşayanlardan gelir. Efendimiz (sav)
[Devamını Oku]