Mevlâna Celâleddin Rûmî’nin vuslatından sonra halifesi Hüsameddin Çelebi, oğlu Sultan Veled ve torunu Ulu Ârif Çelebi daha sonra tasavvufi bir ekol olan Mevlevî tarikatının temellerini attılar. Mevlev...[Devamını Oku]
Doğum tarihi kesin olarak bilinmeyen Ahmed Şemseddin Karahisârî’nin Afyonkarahisar’ da doğduğu imzalarından anlaşılmaktadır. Yazılarına attığı imzalarında Esedullâhi Kirmânî (8...[Devamını Oku]
İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmed, Ayasofya’ya mihrab, minber ve minare ekleyerek camiye çevirmiş, kuzeyine de medrese inşâ etmiştir. Kılıç hakkı olan camisini vakfiyeyle öze...[Devamını Oku]
Türk İslâm kültürü içerisinde önde gelen sosyal yardım kurumlarından biri de “Dâruşşifâ”lardır. Dâruşşifâ’lar, varlıklarını büyük oranda vakıflar sayesinde koruyarak devam ettirmişlerdir.
Orta Asya’nın Anadolu’ya mirâsı Ahşap Camiler Tavanların ve tavanları taşıyacak olan direklerin yapımında kullanılan malzemenin ahşap olduğu camiler “Ahşap Cami” olarak adlandırılmaktadır.
Fransızca bir terim olan “Gravure”, kazıma resim sanatı demektir. Bir baskı tekniği olarak matbaacılık ve sanat ürünlerinin üretiminde kullanılan gravür, bir kazıma şekli, çukur baskı veya oyma baskı ...[Devamını Oku]
Saat, Doğu’da geliştirilmişse de saat kulesi yapma geleneği Batı’da ortaya çıkmıştır. XIII. yüzyıldan itibaren görülen bu yapıların ilk örnekleri İngiltere Westminister ve İtalya Padua’daki saat kulel...[Devamını Oku]
Müslüman Afrika’nın çeşitli bölgelerinde; kırsal kesimlerde bulunan medreselerde eğitim gören öğrenciler “Luh” ya da “Loh” adı verilen tahta levhalarla eğitim görmektedir. İslâm’ın ilk yıllarından ber...[Devamını Oku]
Namaz vaktinin geldiğini bildirmek için, câmilerde, müezzinin ezan okuduğu bir veya birkaç şerefesi olan yüksek ve ince yapıya minare denmektedir. Lügatte, “nur saçan yer, ezan yeri, çerağ” mânâlarına...[Devamını Oku]
Türkçe “Sançmak” fiilinden türediği belirtilen sancak kelimesi “bayrak, tuğ gibi özellikle toprağa dikilen, bir anıtın veya geminin üstünde devamlı dalgalanan ve bir sembol bildiren flama; her milleti...[Devamını Oku]
Arapça “bahûr” sözcüğünden gelen buhûr, yakıldığı zaman güzel koku veya kokulu duman çıkartan bitki, kök, tohum gibi maddelere verilen addır. Türkçesi “tütsü” dür. Buhûrdân, içinde tütsü yakılan ve ...[Devamını Oku]